Yörük Efe Gazetesi ®️ | Aydın Haberler
2021-01-10 20:01:09

İNSAN SOĞUK KIŞ SABAHI

Aziz Tepe

aziztepe@hotmail.com 10 Ocak 2021, 20:01

Ay kara bulutların arasından görüne sakına yüzünü hatırlattığı gecenin sonlarında, içinden kargalar geçer buralarda. Yolun iki yanı uzadığınca yorgun ve yaşlı çam ağaçları dizili, ortada yerleşmiş küçükten binalar arasında koca bir sıyrık içerisinde uykunun son demleri, rüyanın en coşkun anları aynı zamanda. Çamların durgun ve dingin gövdelerinin kapladığı temiz havası, rüyaların buluşan kaçışan ruhları arasında derinleşen uykudayım. Sessiz adımlarla yüreğime yaklaşan belli belirsiz bir sima, tanıdık gelecek ama, kim olduğunu çıkarmaya çalışıyorum, sırasıydı şimdi, alarm çaldı, bekleyiver iki dakika hatırlayacağım dememe kalmadan dağıldı iyice zihnim. Bazen geç mi kalkmalı, hayırlısı, iş güç bekler, iyice kıvranıp uyanmak ve dalmak arasında bocalamak dememe kalmadan fırladım yataktan. Hazırlanıp çıkmam standardı ve hızı çalışılmış tecrübe nedeniyle oldukça avantajlı adıma. Kar geceden sarmış tüm yanı, son gece sansarlarının sessizce inlerine gittiği saatlerde, bıldırcınların oyun saati gelmişti. Bu bıcırkuşçuklar o kadar atik ve hareketli ki, tembelliğe veryansın ediyorum. Birkaç adım sonra, bileklerimden vücuduma yayılan ateş soğukların iyiden yakıcı olduğunu ve temkinli olmam gerektiğini söylüyor. Adımladıkça kulaklarımdan duman çıkmaya başladı. Saksılar gizlenmiş bahçe duvarlarında, dallar ve hatta ipler irileşmiş beyazdan noktalarla, gri bulutlar sıklaşmış bacalarda, son kırpıntıları arayan kargalar gagalarını kardan içeri batırıp kalanları toplamakta. Cevizi kıracak boşluk arayan deli yetme hırçın boşluk arar etrafımda, bir o çatıya zıplar bir karşı balkona, uçuşurken etrafımda sanki tek boşluk benim kel var cevizi atmaya. Hafifte tırstım sanki derken, balkondan kısık kısık gülen o nazlı bakış ilişti gözüme. Sabahları bu yolu tercih etmem laf sanki, yine çiçeklerin başında, sabah bakımı, yanı başında semaverin dumanı, rüzgarda şıngınşıngır öten deniz kabukları. Göz ucuyla bakıp bir birimizin varlığına küçük, habersiz selamlaşma armağan edince, balkonda çiçeklerle uğraşırken yudumladığı çayına ortaklık etmek için gözüm Çakıl’ı aramaya başladı. Çantamdan akşamdan biriktirdiğim kemikleri çıkardım, beceriksiz ıslığı en iyi sen bilirsin dostum. Hava da soğuk hani, belki üşümüşsündür diye bahçe dibine koyduğumuz kulübeye doğru gitmeye başladım. Fakat bir anormallik var durumda, benim kokum çoktan ilişmiştir burnuna, ben daha sokağa varmadan hazır zıplardı önüme. İçime bilmediğim bir korku ile kulübenin yanına vardığımda, oğlum küs müyüz dedim! Küs olmakta güzelmiş meğer, orada var oluğunu bilmekle yetinmekse sınavım, dahilim tabi ki, kafidir buda. Bazen yokluğa bir çare kabulleniş, adımlarım sızıyan yerlerinden haykırıp kar’a , bacadaki dumana, inanın tüm haykırışlarına karışsın diye, damlaları içimden düşürmeye başlayıp lop lop, taş gibi, baş dönmesiyle yere doğru çömeldiğimde, karlar içinde uyku çekti bedenim nedense. Gelsem yanına diye hıçkırıklara boğulup titrerken, ilk defa dokunuyorsun bana, kalkar mısınız diye çıkan o naif ses, acımı bilen o hırsız bakışlar, kafi görmedi bu acıya, usulca kaldırıp konuşurken, daha çok üşümesin, kaldırayım yavrucağızı dedim. Gözümde geçmişin hikayelerini çakılın o kayıp ruhuna armağan ederken, yıkayabildiğim kadar yıkadım tüylerini. O sığamadığın kocaman bahçede varlığını çok gördüler ya senin, işte orada olacak senin ebedi istirahatin. Af edersiniz, yardımınız nasıl kıymetli bilemezsiniz, lakin bu elveda iki kişilik, istirham ediyorum kafi bunca incelik, zerafet deyince hafif mahcup ve kırgın onaylayan gözlerle döndü balkonun o çiçek kokan şaheserine. Damdan önce kürek kaptım, vurdukça taşlar oluştu sanki, kazılmıyor bu bakımlı, elenmiş toprak. Sonra çapayla devam edip, tıkıla hıçkıra tamamladım. Son bir kucaklaşma belki bu deyip sıkıca sarılıp hala sıcak bedeninde aradım ruhunu. Kafi gidişin kafi dostum, affet beni diyerek, dualar içinde vedalaştım. Titremek ve ağlamak bitirdi beni, içeri adımlamam ve yatağa sığmamla sızmam bir oldu.
Sorgu odasında bir sese uyandım sanki rüya içinde, Çakıl karşımda, oldukça ciddi, dönmekte etrafımda. Karanlık , çok karanlık ortada ışık, Çakıl ve ben!
Çakıl: Ben soğuktan ve açlıktan olduğum yerde ebedi yolculuğa çıktım bayın! Siz bencilliğinizin bizlere yaşam alanı bırakmadığını anlamak istemeyecek kadar sefilsiniz.
Aziz: Ama ben yemek bırakırım , su bırakırım,,,
Çakıl: Ebedi ruhunuz huzura kavuşmuştur sanıyorsunuz, bu basit haliniz var ya!
Aziz: Ne basitliği, niye bu kadar acımasızsın !?
Çakıl: Özgürlüğümüz gitti önce, avlanmamız engellendi, bağladığınız ipe uzattığınız atıklara mecbur edildik. O vahşi açlığınız ve bitmeyen hırsınız arasında diğer tüm canlıların varlığı sizin için tehdit. Biz sizlerin iğrenç kuralları arasında doğamıza aykırı yaşamak zorunda kaldık asırlardır.
Aziz: Bu ebedi dostluğu hakir mi görüyorsun?
Çakıl: Tek başına size ait kural ve beklentiler üzerinden zorlama yaşantının dostluk olarak adlandırılması, sizlerin bencilliğinin ürünü olmasın sakın!?
Aziz: Peki nedir gerçek olan,!? Anlat lütfen!
Çakıl: Siz öncelikle kendi gerçekliğinizi tanımlayabilecek misiniz? O kadar dürüst ve adil düşünme yetiniz var mı?
Kabus bitti, uyandım, fakat içimden bir ses, Çakıl son bir ders veriyor sanki, sorgulamalıyım ve belki de bu şekilde affettireceğim kendimi.
Gerçeklerle ilgili insan zihni ne durumda, beraber bulmaya çalışalım?
Gerçekleri görmek istemeyenler anlayamadıkları olaylara şiddetle tepki veriyor. Anlama isteği, kavga, aç gözlülük ve yalanların duvarından geçemiyor, hatta bile isteyen çoğul hatalar kabul görür oldu. Yaygın ve genele hitap edince yalan, iyilikler ve şirinlikler içeren gösterilerle güçleniyor. Bu çıkmaz kimilerinin fütursuzca sınırları zorlayan haksızlıklara başvurmasını doğururken, olanı sessizlikle kabule alışmış kitleler, horultuların arasında kaybediyor kusurları. Taraftarlıklar iyiden ait olanı aklarken, karşı tarafın serzenişlerini kolayca alt edecek gürültüyü çıkarabilmiştir. Sonrası dün karşı çıktığı hata kendi aidiyetince yapılınca, bu sefer savunmada olan haline gelmişken, çıkarlara göre doğru yön değiştirebilir olmuştur artık. Toplum algı operasyonlarıyla algısı engelli, düşünce, istek, tavır belli kalıplar içerisinde artık. Bireysel yönelimler, hazır ve düzenli propagandaların ürünü ne yazık ki.Yeni düzen, barınma şansı olmayan evsizleri, yakacak kömürü olmadan, elektriği , suyu kesik, çöpten beslenen, pazar artıklarından beslenen insanları dışlar ve görmez oluyor her geçen gün. Paylaşmak, affetmek, sevgi, kardeşlik yitiriliyor, bencil ve kategorize edilmiş insanlar çoğalıyor. Doğa ve canlılar bu körlük içerisinde iyice suiistimal edilmiş ve yaşam alanları adım adım yok edilmekte. Bana sorarsınız anahtarımız; yanlışları kanıksamış çoğunluk, hatamı yapıyorsunuz diyen yalnız bir haykırışa nefret beslemediğinde, anlamaya çalıştığında iyileşme şansı yakalayabiliriz. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.