Yörük Efe Gazetesi ®️ | Aydın Haberler
2020-11-23 14:02:17

İNSAN! AŞK SIZISINI, GÜNCEL ACILARA TESLİM ETTİK!

Aziz Tepe

aziztepe@hotmail.com 23 Kasım 2020, 14:02

Savruluyorum. Durmak yok, kasırga, hortum, tsunami, deprem, sel ve ne varsa savuran gelip geçse de , baş kırılır fes (börk) içinde, kol kırılır yen (kürk) içinde diyerek inadına sarılıyorum hayata.! Hani tutayım şunu da, durulsun diye uzanan el vardı da ben azgın anların müdavimi desem yalan!? Üç tahta koysan oraya, uçurtma gibi iple bağlasan, tutunur beklerdim belki, kollarım savrulan ana, devrilen göğe yenilinceye dek. Sahi dayanıklıyımdır da, kol giderse belki ben tamamlamışımdır zamanı. Sen tek emojiye sığdırıp üzgünlüğünü, her şeyi kolayca savuracak kadar fütursuzdun değil mi! Helal yine de, onca ümide, bunca yalan sığdırmana, vaatlerden ihanetlere geçişine, hezeyan bahanesine, ihanete kadar helal. Yahu hak olanda kadın bulanda, yol olanda erkek ne ki, ,, !? Tabi ki sade eyvallah, can atar damardan bedenin dışına itilircesine sıza dursun, suya karışıp erimek vakti, sahi gök hala mavimi!? Hüzün bakışlarda, artık sen yoksun hani, saraylar içinde, zeminde çocuk çığlıkları karışsa, kopan uzuvlar, hasta ruhların korkunç tezgahlarına meze edilse, şevkat duygusuna sarınıp, sızlar mısın ?! İnsanlık karanlık oyunlar içinde olsa, ilizyonla örtülmüş derin ve çıkılmaz kuyulara güle oynaya düşürülse, sen ne yapar, ne dersin bilemiyorum?! Hani iğne çığlığında kuyruk kıstırıp, ilaç deyince yalan diyen sen, milyonlar aynı anda gönüllü aldatılsa, yahu durun ne yapıyorsun cümlesi var mıdır vicdanında bilemiyorum?Neden boğazdan yayılan bir virüsün tespiti için taa kafatası kemiğinden suruntu alınır anlamıyorum dediğin an, bu kız neler saçmalıyor demiştim ya, hadi, insaf hadi,,, beni geç; yok mu diyeceğin, yahu dikkatli olun? Ayakta uyuyorsun test kipinin bile içinde çip var demenhisterikliydi belki ama, diğerleri ne olacak dememek neyin nesi? Aşkı yitirip alman bir yana, Hes Kodu, Çip, Uydu, 5G, Haarp diye ikazlar, uyarılar, konuşmalar içinden geçerken, birkaç saniyeye düşen karşılaşmalardan alıntılar la yetinmek nedir bilir misin? Çayını yudumladığın an , altından usulca geçerken, o ne diye gökyüzüne dalıp, güneşin tam yanı başında, beyaz uzunca çizgiye bakakaldığım anda, camstrlail geoengineering ( klima mühendisliği) ile şaşkınlığa boğulacak düşüm bile donuk. Çünkü tüm hezeyanlar, yıkımlar, zorluklar, açlık, üzüntü, ölüm yokluğunla sınanan anı geçemedi desem, bir damla serin su buyurur muydun bu böğre!? Birileri siyaset diye gece gündüz bağıra dursun, kaldırım taşından pozlarla bezenmiş beceriksizliklerden alıntı zamanlarda, sen votkana elma suyu ve red bull katıp, sezenden parçalarla gününü gün etmeye devam et. Kadının biri hastanenin beşinci katından yırtınırcasına bağırıp, bunca yaşananın şaşkınlığı ve zorluğunu haykırırken, sen net başında dalganı geç! Ben biliyorum bu zincirleme aptallıkları, atmosferi soluyan sürüye, acınası hisler var sol yanımda, damlalar var içe akıtılan çığlık seslerde, ey şairin son hissi, kan tükürükleri sokaklarda, nerede papatya yollar, lale çayırlar, koşuşan köstebekler, sırnaşan kediler!? Mesele neydi biliyor musunuz; hikayeler, olaylar, yaşanmış ve umar, her hangi isme ait değil aslında, bu kıymete haiz bilinç neredeyse, oraya ait her şey. Yani sen güvenmeye yeltenmiş nefes, daha G’nin 6’sı var sırada, nece hal bilir misin? Zorunlu aşılar var dendiğinde, sokak tutan annelerin, babaların çığlığı kadar derin mi içindeki insan sevgisi? Gelecek duyguyu yitmiş insan bedeninde robotlara teslim edilecek desem, zaten yok sende zerre kalp! Yorma be artık bu kadar, yorma, uyanayım şu kabustan, sıcak bir nefesle doldur ümitlerimi.

Senin için kimdir o dediklerinde , eskiden; ayrıdır yeri, bilinmeyen , tenha, saf bir pınar gibi doğmuştur, çiçekler, taşlardan kırıntıların minerallerine boğulur, sincaplar içinden zıplarken, akan suda sürüklenen palamutları toplar, kıyıda karıncalar yuva yapar. Kış olunca karınca yuvasının külleri savrulur, belki tanesi geçerken gözüme ilişir, senden selam eder en güzelinden. Sana dair ne istiyorum desem; Bir kadeh deniz , bir lokma yakamoz istiyorum! En son nasıl olsak desen? Gözlerinde yalnız bir sahil olsam, her gün sana vurur mu rotam! Hani okyanus devirse, ayıldığımda kumsalında suni teneffüs olsam, baktığımda yosun tutmuş kollarım sarar mı, tuzu fışkıran ağzım ismini sayıklar mı ? Küçük kıyı iskelesinde ayacakları sallasak, yunuslar kaçırsa sonra, hani rıhtıma ramak kala yakalasam,, yok ben bildim seni, bir bakışta dalgalarda uyutursun insanı, neyse tuhaf ya yakamozun ortasına gece vakti gökkuşağı da kondur da iyice çarp beni. Sahi vurgunun iyisi de sendin demi!
Tüm doğruları, yanlışları unutmalı önce, düşüne dair bilindikleri, tecrübeleri, hikayeleri, nesneleri, canlıları ve olguları askıya bırakıp, yemeğin malzemeleri gibi gerekli orantılarda alıp denemeden, kıvamı test etmeden, o anın kendine ait kararı hissetmeden, tencereye koyuş sırasına özen göstermeden, yapılacak işe göre miktarları ayrıştırmadan, ateşin harını bile hesaplamadan en leziz yemek yapılamazsa, düşüne dair çıkarım da yapılamaz!


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.