İNSAN! DİSTOPYANIN İÇİNE DOĞRU!

Yerde gördüğünü gökte zanneden, ayak izlerinin sancısını bilinmeyene yükleyen, etiği menfaatine devşiren, nefesi hırs kokan neslin insanlarıyız. Tevazu, sadelik, sükûnet, düşün ne gezer, hırs kapışmak ve talan etmek için programlamış beynimiz. Ayı gibi gürleyene itibar eder, yılan gibi tıslayana hörmet gösterir, kuğu gibi sadık olanın boynunu kopartır, köpek gibi dostu hakaret zannederiz. İşin ehli nedir bilmektense, bizim dilimize denk geleni bir şey zanneder, iki naralık gür sesi varsa alimlik bekler, heybetli duruşu varsa içinde arslan sanır güvenir, boş alışkanlıklara tutulmakla helak ederiz kendimizi. Postun içinde önce insan aramayı, sonra zeka ve niyet aramayı bir türlü öğrenemeyiz. Korktuğumuza kıymet verip, kemik atmayı marifet sayışımız eski zamanlardan kalma pagan inanışlarımızın ürünü değil mi. Hukuk var deriz sanki, ama hala haydut görüneni, mühür tutanı ayrı yere koyup, kendi boynumuza ipi bağlayıp eline tutuşturup hadi bizi güt demez miyiz? Efendi olana usul merhabayla yetinirken, kükreyen öküzün önündeki samanı görmezmiş gibi ekselansları buyurmaz mıyız? Uçan şahinin bakışını, görüsünü umursamazken, öküzün cüssesine kapılıp yanında tren seyreder gibi aptallığa katılmaz mıyız? İnsan oğlu nesin sen diye sorsam, aynada cevap beklerim ey geçmişinden genetiğine ezilmişlik ve korkuyla etiğini katık yapan soy? Uyanma vakti neden geldi , belki son şans diyerek çok uzatmadan, ayrıntı vermeden, zekanızı çalıştırmanızı ve sorgulamanızı bekleyerek soru işareti uyandıracak küçük bir kurgu daha;
Düşünün, içinde türlü canlıların yaşadığı fakat baskın bir türün bulunduğu küçük bir gezegen var adı Gliese. Gliese içerisinde yaşayan türün adı Andromedan. Andromedanlar içinde ayrıcalıklı ve korunaklı bölgelerde yaşayan, hiçbir gücün etkisinde ve tesirinde olmayan, tüm yaşayışı ve etkinlikleri kapalı güvenli malikanelerinde geçen bir elin parmağını geçmeyen aileler olduğunu farzedelim. Tüm üretim sektörleri, yönetim şekilleri, yaşam koşulları bir şekilde bu ailelerin kontrolünde olmasına rağmen, yaşayan bireylerin olan bitenden habersiz olduğu, hukuksal yapılarının kendi istekleri ve beklentileri dahilinde oluşturulduğunu zannettikleri, yönetimlerini kendilerinin belirlediklerini zannettikleri yaşamı sürmektedirler. En büyük eğlenceleri, çeşitli şovlar , programlar, eğlenceler, kurgular ve haberler içeren programları anlatan görüntülü yıldızlar. Neredeyse boş vakitlerini çoğunu bu minik yıldızların karşısında geçirip, düşüncelerini telkin etmek suretiyle, tercihlerini ve hareketlerini yönlendiren verilerin kendilerine aktarıldığından habersiz, uyuşmuş şekilde yaşamaktadırlar.Gliese’de yaşayan bunca andromedanı kendi istek ve beklentilerine cevap verebilmeleri adına sistemin içerisinde tutarken, sağlık sistemi, eğitim sistemi, yönetim sistemi, ekonomik sistemler yani yaşamı oluşturan tüm etmenlerin dizayn edilmesi ve bireylerin yaşamlarını sağlayacak kadar güvence içerisinde olmalarını sağlama zorunluluğu bu aileleri yormaktadır. Tüm üretim sistemlerinden, ticaret kanallarından kendilerinin zenginliği ve refahına akışın olmasını sağlamaları yetmeksizin, yeni arayışlar ve icatlar peşindedirler. Çalışmalar sonrası, andromedanlara az ihtiyaç duyacakları, yazılımlar ve robotlar kullanılarak çok daha karlı ve masrafsız üretim şekli gerçekleştirmeyi başardılar. Robotik üretim aşamasına geçecekleri zaman, çok sayıda emeklerine ihtiyaç duymayacakları ama varlıkları ile hem masraf kalemi oluşturacak hem de risk oluşturacak andromedanlarınsırtlarında yük olacağına karar verdiler. Gerekli sayıdaandromedanın varlığı, teknik ve bakım aşamalarında ve hizmet aşamalarında kullanılmalıydı. FazlalıK olan andromedanlarındikkat çekmeden ve kendilerinin işin içinde olduğu anlaşılmayacak bir kurgu ile yok edilmesi adına çalışmaya başladırlar. Şu anda ellerindeki seçenekler, andromedan türleri arasında savaş çıkarmak, doğal afetler oluşturmak, sağlık sektöründe üremelerini bozacak ve yaşamlarını sonlandıracak deneyler yapmak gibi farklı seçenekler üzerinde çalışmaya başlamışlardır…. Kalan andromedanların yeni sitemde kullanacakları alanda uzmanlaşmaları, bireysel tercih ve isteklerinin sınırlandırılması ve kendi güvenliklerine yarayacak şekilde dizayn edilmesi adına ayrıca bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Human connectomeproject ; andromedan beyninin haritasını çıkarmak veri toplama, analiz ve paylaşma yöntemleri kullanarak, andromedan beyin yapısı, işlevi , bağlantısı ve bunların davranışla ilişkilerinin haritalanması ve BEYİN HÜCRELERİNİN PLANLANMASI. Blue brain projesi; andromedan beynini simule etmek.Nöral ağların yapısından karmaşık fonksiyonları ve beyin dalgalarını ,grafiklere döken matematiksel cebirsel topolojik haritalama.Epigenetik projesi;Epigenom yol haritası, epigenomik özelliklerin profillerini haritalama ve bir kişiyi üretmek için genlerin ne zaman ve nerede açılıp kapatılacağını ve neyin belirlediğini haritalama.Mesela epigenomik sayesin de damarlarımız da oksijeni hemoglobin yerine nanobotlar, nanorobotlar taşıyacaklar. Bu robotcuklar o kadar performanslı olacaklar ki üç saat nefes almadan durabileceğiz. Nano robotlar üstelik kendilerini kopyalayabilecekler.Grapheneprojesi ; andromedan beyninin bilinmeyenleri çözülecek ve elde edilen bilgiler tıp ve bilişim alanlarında kullanılacak,beyin evriminin biyolojik donanımdan bağımsızlaşarak yani beynin tersine mühendislik ile dijital ortama aktarılması.
Uzaktan sistemler ile düşünceleri ve eylemleri belli ölçüde kontrol edilebilen, ihtiyaç halinde hastalıkları önceden tespit edilip daha risk oluşturmadan çözülebilecek ve hatta sistemin isteğine bağlı olarak yaşamları sonlandırılabilecek yarı robotik andromedan halkı oluşturmak adına çalışmalar yapabilirler mi? Yapay zekanın andromedanlar gibi bol masraf kalemleri oluşturmamasına rağmen, üst düzey beceri gösterdiği dönem geldiğinde, andromedanların bu kadar kalabalık varlığı anlamsızlaşacak mı?
Hadi hep beraber, takım tutalım, parti tutalım, benimki seninkinden daha,, bilmem ne gibi saçma sapan kavgalar ve tartışmalar içinde uyutulmaya devam edelim!
Şimdi rakı kadehim seninle güzel bir muhabbete boğulsa, tüm eksikliklerim ve hezeyanlarım dinmiş bir acıya sarıntı bulur mu, ey avuçlarımın içerisini boş bırakan gönlümdeki esinti? Yokluk mu bitmesi gereken, özgürlük mü coşması gereken, eksik coşkunlukta bize yeter mi onu ben bile bilmiyorum!? Şimdi usul ve sessiz yalnızlığa dalma saati, martılar çoktan kayalara sığındı, sansarlar sarmış her yanı, bense son bir bakış atmak için adımlarımı dışarı atmamak için zorla uykuya gömüyorum hala kendimi!