Yörük Efe Gazetesi ®️ | Aydın Haberler
2020-12-21 10:22:18

İNSAN! EKONOMİ VE İRADE!

Aziz Tepe

aziztepe@hotmail.com 21 Aralık 2020, 10:22

Günlerden Cumartesi, Aralığın 19’u sabah 10.05. Ödeyeceğim faturalar, kiralar hakkında derin derin düşünüyorum. Sorunlarımı çözmek bir yana aynı derdi paylaştığım halkımız adına düşünmeye başladım. Kelde ilaç durmayınca etrafına bakınır ya; ekonominin nasıl bu kadar kötü olabileceğini düşünürken kendimce kurmaya başladım olan biteni. 01.01.2020 tarihi dolar satış kuru 5.95070 iken bu gün yani 19.12.2020 tarihi itibariyle dolar kuru 7,6292 tl. 2020 içerisinde araç fiyatları yaklaşık 4 kat artmış, demir ve çimento fiyatları uçmuş, ekonominin temel taşları bu kadar sarsılmışken, tüketici fiyat endeksi 2020 yılı Kasım ayında aylık yüzde 2,30, yıllık yüzde 14,03 gösterilmesi, yaşananla devletin halkına söyledikleri arasında fark mı var sorusunu aklıma getirmiyor değil? Sokakta yeterince kazanmayan, hatta işi olmayan , evde ekmek bulmakta zorlanan kitleler varken, ekmek yemiş olmayı halkı için yeterli gördüğünü açık açık beyan eden siyasetçilerin olması utanç kaynağı olmalı mı?
Kamu alımları, devletin yaptığı kontratlar, ruhsat lisans işlemleri nasıl yürür bilmiyorum ama,sayıştayın neredeyse işlevsiz olduğu; kontrollerin, denetimlerin olmadığı ve usulsüzlük varsa eğer hukuka intikal etmediği bir yaşantının olduğunu sezinlemekteyim. Tuhaf hikayeler kulaktan kulağa yayılırken, gerçekliğini bilmesem de, abartılmış olabileceğini düşünsem de, duyduklarımdan iki örneği ben yaşamışım gibi anlatıp örnek verirsem daha anlaşılır olur sanırım. Devlet, Çin’den aşı alacak farz edelim, kendi almıyor da, bağlantılı olduğu şahsa mesela bana şirket kurdurtuyor ve üzerimden ihaleye girip aşıları alıyor desek mesela. Aracı olarak Çin’den aldığımız aşılardan kar elde edip bir takım bürokratla karı kırışsak hani! Başka örnekte x belediyesi biri yıl boyunca dağıtmak için y firmasına takvim siparişi veriyor olsa? Diyelim ki ben 5 liraya takvimleri size yaparım diye teklif vermiş olsam! İhaleyi yapan arkadaş sen on lira yap o fiyatı dese! Bedava dağıtacağız takvimleri ama sen faturayı 10 liradan yaparsan 5’er lirasını aramızda kırışırız gibi muhabbet geçmiş olsa! Takvimi üreten matbaa 5 katlı binadan aşağıya ininceye kadar her kattan durdurulup fiyatın arttırılması ve avanta istenmesi sonucu 5 liraya verdiğim teklif bir anda 50 liraya kadar çıktı gibi bir hayali uydursam! Sen uyduruk fatura kesersin biz devletten bu parayı alır kırışırız şeklinde ayrı ayrı avanta kalemleri ve aracıları tarafından tekrar edilerek halkın vergilerinin hiç edildiği bir sistemin var olabilmesi mümkün müdür acaba desem, sahi ne dersiniz? Bu kadarcık usulsüzlükte hani ekonomiyi mahvetmek için yeterlimi diye sorunca kendime cevap veriyorum; yok canım, hani bu hal bile telafi edilir, ne kadar ihale düzenlenebilir ki? Tv ekranlarını, yetkililerin ve onlara yakın olanların, tuzu kuru olup, daha çok zenginleşenlerin ne söylediklerine kulak asmayıp, sokaktaki o çığlıkları düşününce, aklıma; sanayi, arge, yatırım kalemlerine harcanması gereken kalemlerin, aile ve sosyal güvenlik bakanlığı ve diyanet işleri bakanlığı aracılığıyla ihtiyacı olan bireylerin desteklenmesi için önemli miktarların aktarılmasının kısa vadede bireyin yaşamına ilaç olabileceğini düşünmek yeterli mi? Uzun vadede yatırım olanaklarının desteklenmesi, katma değeri arttırırken, devletin gelir kalemini güçlendireceği, diğer yandan bireylerin çalışma koşullarını iyileştirebileceği, reel ekonomide daha çok miktarın dönmesi ve oluşacak çarpan etkisiyle hane halkına kadar ekonomik girdiler sağlayacağını göremez miydik? Hani ben yardımlaşmayı seviyorum da, karşılaştığım olaylarda direk maddi yardım yapmaktansa, evden çıkmayan kadına el örgüsü örmesi için eline malzeme verip, satabileceği şahıslarla bağlantı kurarak katkıda bulunmayı tercih ediyorken, al bugünlük yemek masraflarını gider diyerek ne kadar fayda sağlamış olurum? Bir kereliğine örgü malzemelerini alsam hem daha az para harcamış olurum, ördüklerinden kazandığı parayla bir sonrakinde kendi ihtiyaç kalemini kendisi satın alabilir, hem de düzenli olarak para kazanmaya devam edecektir. Bunları ekonomide görev yapan profesörlerin görmemesi tabii ki mümkün değil. Yoksa ekonomi kurmayları konusunda uzman profesörlerden değil de, "Alakasız ve eğitimi yetersiz şahıslardan mı oluşuyordur?" diyerek içime kurt düşmedi de değil hani. Liyakatin olmaması ihtimalini de düşününce ülkenin geleceğini kurtaracak yatırımları görmek bir yana, hane halkına yardım ulaştırma şeklinde bile eksiklik ve yanlışlık yapacak olma ihtimallerinin mantık sınırlarımı zorlaması, paranoyakça bir düşünce mi dersiniz? Mutlaka bilmediğimiz ve çok önemli işlerin yapıldığını, ülkenin yakın sürede süper güç olacak kadar avantajlı alanlara taşınması için sessiz bir hazırlık olduğunu düşünme isteğimle sakinleşmeye çalıştım. Fakat yine durmak bilmeyen akıl oyunları; yahu aynı cümleleri yaklaşık 20 yıldır kullanıyorsun, de bir sor niye ülke uzaya çıkmadı, refah tavana vurmadı, dünya lideri olmadık falan fıstıkta! Azizcim 20 küsür sene, elinde bir emare var mı bu konularda,, uzayda filomuz vardı da, merkez bankasındaki fazlalıktan Amerika’ ya yardım eder hale geldik de, işsizliği bitirdik de, yurt dışından özellikle Japonya ve Avrupa ülkelerinden kalifiye işçi almaya başladık da. Sokaktaki vatandaş mı yalan söylüyor? Yok abicim, tüm bireylerin kendi evleri, işleri yatırımları mevcut, borsalarda hepimiz deli gibi para devşiriyoruz. Yahu dünyanın merkezinde bir ülke, tarım, sanayi, ticaret, turizm için bir yer yapılsa anca bu kadar elverişli olur. Nasıl olur diye hala sormaktan alıkoyamazken kendimi Nasrettin hoca gibi göle yoğurt çalmamaktan mı, Süleyman Demirel gibi "ege bir Türk gölü değildir, ege bir yunan gölü de değildir, binanaleyh ege bir göl değildir..." gibi sıyrılacak kaçamak cevapları iyi bildiğimizden mi iş yapmak yerine zar tutmaya devam ederiz gerçekten anlamıyorum.
Artık boşalmaya başladı zihnim, içeride ne varsa kusuyorum. Vergi muafiyetleri, vergi afları, vergi iptalleri sürekli gündemde. Kısa süreçler içerisinde gerçekleşen medcezirler, vergi kalemlerinin akılcı ve makul olmadığına mı işaret? Alt yapı sektörleri, inşaat sektörü, savunma sektörü , sağlık sektörü , turizm, madencilik artık ne kadar sektör varsa, rüşvet ve usulsüzlük yok mudur diye soracak olsam? Ben cevabı vicdanlara ve işleyişe bırakmayı yeğliyorum. Diyorum ki kendime; adam hep şikayet hep şikayet, tüp kuyruklarını ne çabuk unuttun, 2001 krizini, içi boşaltılan bankaları ne çabuk unuttun derken, aklım başıma geliyor tekrar. Geçmiş yanlış olunca ders alınır, yenisi yerine konduğunda aynı hatalar tekrarlanmaz, eğer yine hata yapan olursa, hatta vatandaş yapılan hataların ceremesini çekerse, eskide kim varsa siyasette silinen, şu anda kim varsa silinmeli diyemeyecek misin? Halkın hatalara tahammülünün kalmadığını, geçim ve can derdi arasında ezildiğini göremeyecek misin? Akıllıyım diye geçinirsin bir de. Günün beceriksizliklerini örtmek için geçmişiyle kavga edecek kadar düşenleri ciddiye alır dinlersin, bir silkelen be kardeşim! Bunca umutsuzluk bünyeye zarar, azıcık da gururlanacak ne var dön bak tarihine. İlk Sümerbank, Nazilli Sümer Fabrikası ve sosyal tesisleri geldi aklıma, “Nu.D-38” Türkiye'nin ilk yolcu uçağı , Türkiye'nin ilk sivil uçağı Vecihi XIV, ilk eğitim ve spor uçağı Vecihi XV, 160 beygirlik Mercedes uçak motorlu deniz kızağı VECİHİ SK-X uçaklarını üreten Vecihi Hürkuş, dört buçuk ay gibi sürede üretilen ilk yerli otomobil Devrim, Gap projesi, Kıbrıs çıkarması, Kore’deki stratejik becerimiz ve en önemlisi tabi ki Kurtuluş Savaşı gelir aklıma ve derim ki, disiplin ve düzen sağlanırsa bu millet her tür sorunu atlatır ve medeniyetler savaşında hakkı olan tarihin zirvesinde yerini alır.
Yazımı bitirirken borç aldığımız, abilik beklediğimiz, askeri üstlerini barındırdığımız Amerika CAATSA yaptırımları ile yine altımızı oymaya devam ediyor. Bağımlı ve çaresiz olmayı bırakalım, ekonomik, askeri ve teknolojik olarak bağımsız, önde ve güçlü olacak irade bu toplumun geninde mevcuttur. Dürüst halk, dürüst idareciler ile her şeyi başaracak güçtedir. Kendi içinde; adaleti, eşitliği, kardeşliği, huzuru ve dayanışmayı başardığı an, dünyanın önünde kısa sürede yerini alacaktır!
Asgari ücret konusunda haksızlık yapmayınız sayın siyasiler! Ekonomide yapılan hataların bedelini her seferinde işçi değil de arada sermaye mi ödese diye düşünmüyor da değilim hani?


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.