Küçük mü küçük bir ülke varmış.
Didim kadar varmış mı yokmuş mu onu bilmiyorum.
Ülke olur da ülkenin kralı olmaz mı?
Varmış tabi.
Peki kral olur da onun yalakaları, şakşakçıları, yağcıları olmaz mı?
Onlar da varmış vallahi.
Şaka mı, kral olacak da şakşakçısı olmayacak ha!
Onların içinde hem krala yakın, hem de ahalinin seçtiği makbulmüş.
Çünkü kral ahaliye kendisini biraz da yalakasının sayesinde sevdirirmiş.
Diğer yalakalar, şakşakçılar, kralım sen çok yaşa’cılar biraz daha masrafsızmış...
Zaten kendiliğinden birikiyorlarmış sarayın önüne.Kral onlara sarayın balkonundan bir kemik atmaya görsün hep birden üstüne uçuşurlar, ortalığı da “kralımız çok yaşa” sesleriyle inletirlermiş.
Ya görün ki ahali bunlara çok itibar etmez de seçimle gelen yalakanın ağzına bakarlarmış, onun dediğini dinler, kral hakkında kanaat sahibi olurlarmış.
Şakşakçıbaşı şakşakçıbaşılığını iyi yapmaz, kralı olduğundan daha yüksek tutmaz, onu da halka anlatmazsa kralın tahtı kayıverirmiş altından...
Ahali de azcık nefes alırmış böyle durumlarda ama kral bu işe pek göz yummaz, yalaka seçimleriyle bizzat yakından ilgilenirmiş.
Neme lazım dermiş bilmediği, tanımadığı biri gelir hakkıyla yalaklık yapmazsa tahtım elden gider diye ahaliyi el altından ayartır, kimin yalaka olmasını istiyorsa onu seçtirirmiş.
Nasıl olmuşsa birkaç yıl yanında tuttuğu, bir dediğini iki etmeyen, kraldan çok kralcı yalakayı bunu seçin şeklinde işaret etmişse de seçtirememiş.
Kralı korkular almış, yeni gelen yalaka çıkmaz da benim bütün kirli çamaşırlarımı ortaya çıkarır, halkın çıkarlarına göre davranırsa yandı keten helva diye uykuları kaçmaya başlamış.
Şanslıymış ama kral.
Yeni seçilen değil eski yalakanın yaptığı yalakalığı yapmak, onun yüzlerce katını yapmış...Bu işe gönüllü mü gönüllü.
Yalakayım diye ağzının suları akarmış ikide bir.
Kralı yere göğe koymuyor, her yerde her ortamda kralını ballandıra ballandıra anlatıyor, ahalinin sorunlarını krala iletmek bir yana dursun, krala ses çıkaranın gizlice canına okuyormuş...
Kral durumu görüyor, korkularının boşa çıktığını anlayınca da yalakasının sırtını sıvazlıyor, bir daha senden başkasını seçtirmem demeye kadar vardırıyormuş işi...
Kral bu yalakasına ne derse yaptırıyormuş, in dese iniyormuş, bin dese biniyormuş...
Kirli işlerinde bile kullandığı rivayet edilirmiş...
Baş yalakanın da yanında yalakalar varmış ki...modern zamanlarda bile yokmuş böyle bir örgüt modeli.
Kral baş yalakayı öpmüş, her türlü kullandığı için şükran duyguları niyetine üstüne de işemiş...
Yalaka ne güzel yağmur bu diyerek kralına şükretmiş...
Kral evet yalakam ölürüm de senden başkasını seçtirmem demiş...
Ve yalaksından bir de özür dilemiş kral...
Ben demiş önceki seçimde seni desteklemedim...
Ben ne halt etmişim, ben nasıl bir günah işlemişim...
Meğer sen o benim en sadık yalakamdan da daha yalakaymışsın....
Ama nasıl bilebilirdim bunu, sen ahaliden yana görüyordum...
Ben senden çekinmiştim...
Önceki yalakam ...ah ah ...
O bana nasıl güzellikler hazırlardı bir bilsen...
O yüzden seni istememiştim ...
Artık asla onun gibisine ihtiyacım yok.
Çünkü sen onu asla aratmadın, hatta fazlan bile var demiş...
Bir daha öpmüş...
Yalakanın gözleri yaşarmış.
İçten içe övünmüş yalaka kendisiyle .
Çünkü bir önceki yalakayı sollayacağı pek yatmıyormuş aklına...
Yalaka memnun çıkmış sokaklara ...
Kralın desteği arkasında oy istemiş ahaliden...
Ahaliye gelince...
Bir sonraki seçimde kralın işaretine bakarak oy kullanmışsa eşekliğine doymasın. Olacaklardan asla yakınmasın.
Muhalif adaya gelince:
Onun yalaka olmamasını dileyen çokmuş rivayete göre.
Yine kral rivayete göre son seçime ilişkin korkusunda haklıymış.
Yine rivayete göre kralın adayına rakip aday ülkede yalakalığı kökünden kazıyacak adaymış.
Hikayenin sonunu yakında öğrenir size yazarım.
Ama insan kötülerin yenilebileceğine inanmak istiyor.
Alçaklıkta sınır tanımayanlarla nereye kadar...