Z KUŞAĞI

2000’li yıllarda doğdular. Vahşi kapitalist ve sömürü düzeninin sondan bir önceki bireyleridirler.(Bu düzen çökecek ve kahramanları bu kuşak olacak).
68 aydınlanma, aşk, devrim, kardeşlik ve eşitlik talep eden kuşağın torunları oldular. Zamanında büyük umutlar taşımış yorgun dedeleri ve nineleri var. (Ya da artık öldüler.)
Babalar, anneler, dayılar, amcalar, halalar ve teyzeleri söz geçiremediler. Dijital çağın içine doğdular, her şeyleri hazır oldu. Hazır bebek bezi, hazır mama, hazır bilgisayar oyunları, hazır konforlar.
Geçmiş dönemlerin kuşak farkı makası bu nesilde açıldıkça açıldı. Ebeveynler anlam veremediler söz ve davranışlarına.
Ne müziklerinde nota, ne oyunlarında kural ne sözlerinde tartı var.
Bizler 90’lı yılların gençleriydik, asker ocağında kolu dövmeli birkaç genç dövmesini saklardı, şimdi “biz de mi dövme yaptırsak” diye düşünmeye başladık. Şimdi neredeyse hepsi dövme yaptırıyor.
Kuralsızlık ve dik kafalılık bütün hayatlarını kapsadı, adeta yaşam biçimi haline geldi söz dinlememezlik.
Umut verici bir şey vardı ki en son kendini gösterdi; iktidarlarının sonsuz olacağını düşünenleri alt üst etti.  Bu nesil artık din ve kader ile kandırılamıyor ve uyutulamıyor. Din sömürüsü yapanlar şimdi çok korkuyorlar.
Çok hızlı düşünüp karar veriyorlar, korkmuyorlar, analitik beceriye sahipler, düşünce dünyalarında özgürce hareket ediyorlar. Toplum sorunlarına duyarsızlığın en çok gençlerin geleceğine zarar verdiğini fark etmeye başladılar.
Hurilerle, Nurilerle kandırılamıyorlar, yaşam tarzları tutarsız olsa da her durumda mantık ve tutarlılık arıyorlar.
Sosyal medya onların ve ne isterlerse tag yapıyorlar. Evlerde interneti, bilgisayarları ve tabletleri kontrollerine aldılar.
Özgürce sevip özgürce nefret ediyorlar. Onlara göre sevginin ve nefretin kuralı yok. Onlar için tek kural kuralsızlık.
Umutları varla yok arası, her an bir salgın,bir deprem,bir kaza her şeylerini silip süpürebilir. Buna hazırlar.

 Fransa ve ABD iktidarları bu Z kuşağını iyi tanıdı, yavaş yavaş Türkiye de tanıyacak. 
 Gelecek dünya için umut olmaya devam ediyorlar, çünkü anne ve babalarından daha cesurlar. Korkunun olduğu yerde umutsuzluk hâkimdir.  Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Ama umudu var büyük insanlığın umutsuz yaşanmıyor.”
 
 


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.