YEREL YÖNETİMLER VE İNSAN

Her türlü sorunları yerel yönetimler üzerinden çözme alışkanlığı Turgut Özal’dan başlayıp, aynı sistemde yürüyen yönetimlerin devamlılığı halinde günümüze oluşan hizmetlerin yerel yönetimlerden beklenmesini olağan karşılamaya başladık. Güzel hoşta sistem kendinden olmayan yerel yönetimlerin gözünün üzerinde kaşın var anlayışı ile CHP’li yerel yönetimlere aba altından sopa göstermeyi denemesi, yetmezmiş gibi ortağının da hemen cezaların boyutlarını adlandırması, CHP’li yerel yönetimleri yıldırmıyor, ürkütmüyor ve insana dokunmayı kutsal görev olarak görmeye devam ediyor! CHP ülke yönetimini modelini adeta yerel yönetimlerden örneklerle sürdürerek, iktidarında ne kadar halkçı yönetim biçimini getireceğini gözler önüne sermeye başladı! Genel merkez ve genel başkan ile bir ekip havasında arkasına da millet ittifakının rüzgârını alınca, halkın ve milletin umudu olmaya devam ediyor!

Her ne kadar hükümet kafa karıştırmaya, gündemi değiştirmeye, ekonomiyi ve gidişatı örtüleyip, algı politikalarıyla durumu idare etmeye çalışsa bile milletin yaşamda ki yoksulluğun ve sefaletin gerçekliliğini millet iradesi üzerinde algı yöntemiyle bellek oluşturmaya yetmiyor!

Millet ittifakının yerel yönetimlerinin sabah akşam başında bekleyen müfettişlere rağmen hizmetten el veren koşullara rağmen ara vermeden devam etmeleri, insana dokunmanın ne denli kutsal bir hizmet anlayışı olduğunun inancıdır! İller Bankasının yardımlarının yüksek oranlarda kesilerek ödenmesi, alınacak kredilerin ekonomik koşul ve verilecek izinlerin gecikmesinden dolayı çıkmaza girmesi, birçok yerel yönetim girdilerinin yeni yetkilerle hükümete bağlanması bu hizmet anlayışından yılma ve kopmaya asla yer vermiyor!

Bakın bölgemizden bahsedelim; Ömer Günel daha göreve geldiği günden başlamak üzere aleyhte oluşturulan muhalefet ile oluşmamış günahların muhatabı kılınmasına, projelerin eleştirilerin en yüksek dozajda engelleyici eleştirilere taşınmasına, birçok borç batağında cebelleşmesine rağmen; inançla ve hizmet anlayışında ki prensiplerinden vazgeçmeden kentin kaderini değiştirme adına yoluna imkânsızlıklardan imkân yaratarak devam ediyor! Burada Büyük Şehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun da hizmete destek anlayışını arkasına alarak adım adım projelerini hayata geçirmeye devam ediyor! Sorun ve soru şu; her başarının bir yerleri rahatsız etmesi, acaba buraya da bir kara çalınmasına, yakıştırma yapılmasına yol açar mı? Hiç sorun değil, tutmaz,” halkın desteğini arkasına alan her yiğit dik yürür.”

7 BİN 711 METREKARE YEŞİL ALAN

Kuşadası Kent Meydanı projesinin detayları ile ilgili olarak bilgi veren Kent Estetik Kurulu Üyesi Mimar Ali Genç, projenin uzman bir ekip tarafından tüm ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak hazırlandığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Toplam 18 bin 841 metrekarelik bir proje alanına sahip olan Kuşadası Kent Meydanı projemiz 7 bin 711 metrekarelik yeşil alan, 8 bin 152 metrekarelik sert zemin alan, 523 metrekarelik ahşap deck alanı, 297 metrekarelik amfi alanı, 1420 metrekarelik ticari alan, 13 bin 650 metrekarelik otopark alanı ile 660 metrekarelik saçak alanından oluşuyor. Projemizin omurgasını mevcut yeşil alanlar oluşturdu. Dutlu Park olarak anılan Yunus Emre Parkımız ‘Bahçe’ adıyla aynen korunacak ve yeşil alan miktarı daha da artırılacak” dedi.

Bu paragrafı hiç değiştirmeden sayfama aldım ki, hem biz hem de halkımızın belleğinde kalsın!

İnsan en yakın mesafeden dokunan İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin toplu açılış törenine devletten hiçbir yetkili katılmıyor! Mersin Belediyesi toplu taşıma çığır açacak bir projeyi devreye sokuyor, basında tık yok! Büyük Şehir belediyeleri; Aydın, Eskişehir, Adana, Ankara büyük sesler getiren hizmetleri tarımdan tutun, gıdaya kadar taşıyor takdir eden yok, nasıl yaparsınız nasıl başarırsınız sorusunun kendisi yok, filim çekmek için o kuyruklar oluşturuluyor diye aklın fikrin almayacağı, insan aklıyla oynanan sözler artık bu hale gelmiş milleti avutmuyor! Dolar inerken her gece mazota zam, iğneden ipliğe zam, etiketlerin inme yerine çıkma maratonuna başlamasını millet gözleriyle görürken, kıtlık korkusunu burnunun dibinde hissetmeye başlamış durumda olduğunu her yetkili biliyor!

On Ocak gazetecilik gününü usulen kutlayayım! Her on Ocakta yazıyordum gazeteciliği ve önemini! Kaldı mı ki bu bahsettiklerim, var mı bunu bana söyleyecek biri! Yine de gazeteci emekçilerin gerçekten ayakta kalmanın, ilkelerinden kopmadan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan arkadaşlarımın, yarınını göremeyen yerel gazetecilerin ve kahraman sahiplerinin gününü kutluyor, saygılar sunuyorum. İyi ki üç beş kalsanız bile varsınız!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.