YAŞLANAN YILLAR

İNSAN VE YILLAR, toplum ve gelecek diye bir zaman tahlili içerisinde, ülke siyasetini ve politikasının analizini her yıl bu yılbaşı yapacağım diye kendimce düşsel planlar yaparken, son anda başka rüzgarlara kapılıp giderim. Ama yok arkadaş bu sefer bu konuyu mutlaka irdeleyip öykü tadında bir yılın son köşe yazısında  sizinle şu yılları birlikte bir konuşalım dedim ne dersiniz?
Yıllar yaşlanır mı insanlar gibi?  İnsanlar yaşlanır ama yıllanmış şarap gibi tat veriri derler ya, peki ya yıllar nasıl yaşlanır, yaşlanırsa tadı damağımızda nasıl hissedilir? Mevzu derinleşeceğe benziyor, ne yapalım derinleşsin bakalım!
İnsan yaşlanıncaya kadar benim kader demediğim ama kendisinin yaşadığı toplumun kader diyerek sineye çektiği sonuca göre gelişir, çilesini yâda sefasını sürer, imkânları ve ülkesinin muasır yapısının nimetlerinden faydalanarak ilim irfan alarak insanlığa ve milletine miras olarak başarılarının izini ve mirasını bırakır! Vay arkadaş mevzuu daha da derinleşiyor!
Zaman kavramı insanı, toplumları ve devletleri aynı periyotta, acaba homojen bir yapıda mı tünele iyisiyle kötüsüyle taşır? Burada iyiyi ve kötüyü tünele, zaman mı yoksa insanın sonuca etki koyarak yarattığı neticeler mi taşır? Allah , Allah kafam iyice karışacağa benzer arkadaş! İterseniz konuyu analiz denilen atölye ye taşıyalım, yoksa birileri kalkıp “Eee yeter arkadaş kafayı mı yediniz” der yada demeye yakındır!
Diyalektik der ki halkların kendi kaderini kendileri tayin etmeli! Bu ne demek şimdi, neyi anlatacağız diyalektiğe göre! Şöyle ki;
Yıllar; Yer küre ve mevsimlerin ilişkisiyle , üzerinde barındırdığı ama kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesini istediği insanlarla haşır neşir olan en küçük gezegenle ilişkilidir desek! Bu gezegende yaşayan insanların rengi, dili, dini, ırkı ve yaşayacakları iyi ve kötüyü yıllar mı tayin ediyor? Hayır, hem de kocaman bir hayır! İnsana ne yaparsa yine insan yapar! Doğa bonkör, mevsimler düzenli ve canlılar insana hizmet eder! İnsan tüm bu dengeleri alt üst ederek bugünün gezegenini yani dünyasını yaratmadı mı? Sen siyah, ben beyaz demedi mi? Fakirliği ve zenginliği kadere bağlayıp ütopya’yı doğurmadı mı? Ülkelere senin öz kaynakların, senin topraklarında ananın ak sütü gibi helal olsun dedi mi? Senin topraklarını işgal edip kardeşi kardeşe öldürtmedi mi? Sen kapitalist düzende artık karın tokluğuna bile çalışmadan kölelik yapacak ve susacaksın, sadece ben güçlüyüm yaşadığımız dünyanın tüm güzellikleri bizimdir demedi mi? Bir tutam ekmeğin, yaşadığımız dünyada elde edilmesi için sana sunulan yaşam şekline  boyun eğilmesi için her türlü baskı, korku ve sindirme politikaları üretilmedi mi?
Fırsatları insanlar adına değil, yaşadığımız toplum adına değil, kendileri adına kullanıp, doyulmaz zenginlik uğruna her türlü zalimliği, haksızlığı ve hukuksuzluk uygulanmadı mı?
Doğanın zenginliklerini yeşil, mavi ve türlü, türlü canlıları Allah bahşetmiş diyerek koruma yerine, doyumsuzluk dediğimiz zenginliklere feda edip, tarumar edilmedi mi?
İnsanlar; kendilerini yönetecek şekle  devlet dedi, hak hukuk dedi, adil  düzen dedi demokrasi ya da başka şekil diyerek kurdukları devlet düzeni insanlara eşit mesafede davranıp, mutluluk ve güvencelerini, sosyal haklarını sağlama yerine bir avuç mutlu toplumu yaratıp, ezenin atında nefes alamaz koca bir dünyayı yaratmadı mı? Erkek egemenliğini doğa mı yarattı, kadınların gördüğü zulmü doğa mı tavsiye etti?
Bir kitap yazılır aslında yaşlanan dünya ve insan adına ama burası köşe yazısı, çok kısa “TÜMLEÇLERLE KOCA BİR KİTABI YAŞMA YERİ”  özgürce fikirlerin yazılıp, eleştirilerin yapıldığı , kalem tuttuğumuz yer!
İnsan yaşlanır, iyiyi ve kötüyü yaşama sonucunu ne yazık ki insanların yarattığı sınıf farklılıkları yaşatır!
Doğa'yı insan yaşlandırır, hırsları ve doyumsuzlukları adına! Oysa doğa her şeyi insan için üretmiyor mu? Avagadro’nun fiyatını doğa mı yazıyor, yeşilin altında ki altını yeryüzüne çıkarmak için ormanları söküp, canlıları vatansız bırakan doğa mı? Paha biçilmez kürkler için binlerce canlı hayvanları doğa mı katlediyor? Hayır değil tabii ki her iyinin ve kötünün müsebbibi tabii ki insandır? 
Of arkadaş şunun şurasında doğa dediğin mükemmeliyet insanlar için var diyorsun ama bak doğa bize Pandemi illetini başımıza attı, ne evden çıka biliyoruz, nede insanla muhabbet ediyoruz, nede de güneşi, maviyi yaşaya biliyoruz diyorsunuz! Yapmayın olur mu hiç doğa sizin sağlığınız için her türlü çareleri üretti! Örnek mi oksijen olmadan kaç adım yürüye biliyorsunuz! Kuraklık kapılara dayandı, acaba yağmur neden yağmıyor, doğa insanın acımasızlığının karşısında küstü mü yoksa telef mi oldu?
Tamam, tamam, siz isyan etmeden ben susayım diyeceğim ama yaşadığımız müddetçe yazmayı sadece doğruları hiçbir nedenden dolayı vazgeçmeden yazmaya devam edeceğime söz vererek;
ÜMİT VE UMUTLARIN DİRENCE DÖNÜŞTÜĞÜ, SADECE İNSAN SEVGİSİ VE KARDEŞLİĞİ İÇİN YARATILACAK BİR DÜNYADA YAŞAMAYI TALEP EDECEĞİMİZ BİR 2021 YENİ YILINIZI KUTLUYOR, BÜYÜKLERİME SAYGILAR, KÜÇÜKLERİME SEVGİLER SUNUYORUM.
Sevgiyle, sağlıkla ve özgürce fikirlerinizi beyan edeceğiniz bir yaşamda kalın…
 
 


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.