UYANSAK MI ARTIK? NE DERSİNİZ?

Küçük bir sandalda okyanusun içinde çaresiz kalmış, aç ve bitkin bir adamın, sızıp uyandığında kendini Tikeahu adasında bulması kadar şaşkın, çölün ortasında vaha bulmuş bedevi  gibi susamış, Afrika sahanlarında altın arayan hırsız gibi hınzır, volkanik patlama sonrası oluşan tsunami gibi coşkun ve yıkıcı duyguları, nasıl bir çekimle dışlayabilirim. Çocukluğumdan kalma utangaçlığım tabi ki. Cezbedici coşkulardan arınıp, yalnızlığıma çekilip, bitmeyen bir hikayenin anılarına örtünüp uyuyakalmak için  evimin bakımsız koridorlarından yatağıma gidişime sebep bitmeyen sıcak şarkı yüreğimde. Telefona iliştiğimde, gelen mesajın sanki çok önemliymiş gibi anımı bozmasıyla uyandığım uykudan ziyade, gördüğüm tüm suretler, aynı görüntüye bürünüyor, anlar, yaşanmışların buğusunda süzülüyordu. Normallik düşüncesiyle paylaşılmış, özel anlamlar ve düşün ihtiva ettiği varsayımıyla gönderilme zahmetinde bulunulmuş görselin, sıradanlığına isyan edip, veryansınlar dizdiğim anda, aynı basitliğin içerisinde bir hikayenin anıma ortaklık ettiğini fark ettiğimde, doğal olanla ilgili tüm donanımların hediyesinde bile,  sığınamayacağıma kanaat getirip, derinleşmeden terki diyara ulaştığım, etim ve ruhumda kazınmış kıymetli varlığa, bahane üreten mantık dizelgesiydi yaşadığım. Kırmak adına sancılar duyumsarken, akışın pişmanlığa daha fazla kömür atacağını ve yangın yerinin meçhul ölü ruhlarla dolacağını varsayarak, küçük bir sıyrık farz etmeyi yeğledim.  Keza hülyaları süsleyen bunca boşluk içinde, alışkanlıkları yönlendirilmiş, esir edilmiş düşün ve alışkanlıkları nasıl karşıladığım asıl mevzu. Çatışma anları ve uyumsuzluklar  bu anlamsız kaosun ürünü değil mi? Aşk ve entrika üzerine kurgulanmış, magazinsel alışkanlıklar, diziler, ev toplantıları, kahvehane muhabbetleri ile sınırlanmış çoğunluğa inat gerçekle ilgili arayış içerisinde, sanki yalıtılmış fanusun içerisinde yalnızlığa çekilmek. Herhangi bir hiç ağırlığında yaşamak, herhangiye ait her alana da cüretkar olmak. Güncelle ilgili yoğunluk ve komplolar içerisinde, oldukça şaşırtıcı ve farklı görünen mevzular esnasında  dehşet verici anları karşılarken, zihnin aynı anları keşfinde, güncele yaygınlık açısından çokta hitap etmeyecek, birkaç örneği sıralamak istiyorum.
  • Güneş’ten aldığı ışığın neredeyse % 90’ına yakınını geri yansıtan SATÜRN’ÜN uydusu ENCELADUS.
  •   -  Teorik bilgilerin dayanağında 9. Gezegen varsayımına dair hesaplamalar , varsayıma sebep buluntular.
  • Teorik ve geometrik olarak ispatlanabilen ve yapılan gözlemlerde de kanıtlara ulaşılmış az bilinen gerçeklik, Süperlüminal hareket, ışık hızından daha büyük hızlardaki hareket.
  • Uzay-zaman dokusunun bükülmesi olarak kısaca tanımlanmış Kütle Çekim Dalgaları (Kozmolojik Dalgalar ).
  • İnsanoğlunun oluşturduğu en karmaşık mekanizma, MaxPlanck’den beri süre gelen kuantum evreninde keşfettiğimiz, hesapladığımız, üstünde durulan teoriler, işimize yarayabilecek tüm şeyleri kullanarak oluşturulan KUANTUM BİLGİSAYARLAR.
  • Hem Dünya’da hem de evrenin diğer bölgelerinde demirden daha ağır elementlerin varlığı örneklerinden süpernovalar.
  • Dünyadaki en nadir kan grubu olan Altın Kan, bugün dünyadaki yaklaşık 7.8 milyar insandan sadece 43’ünün altın kana sahip olduğu varsayımı.
  •  Dünya'daki yaşamı borçlu olduğumuz Güneş, her saniye 5.5 milyar kg kütle kaybediyor. Peki uzaya saçılan bu kütleye ve bu kadar kütle kaybeden Güneş'e ne oluyor?
  •  Karanlık madde ile karanlık enerji arasındaki fark nedir, sorusu.
  • Kütle Çekim Kilidi (TidalLocking), nasıl oluyor, sorusu.
  • Ay İllüzyonu açılımı olan, ufukta neden daha büyük görünür, sorusu. Sonsuz sorular ve araştırmalar örneklenebilir.
Özellikle bu dönem üzerinde fazlasıyla merakla durduğum uzay araştırmalarında, istatistiki bilgiler, varsayımı kanıtlanmış denklemler ve yeni keşifler içerisinde olmayan Türkiye, yeni düzen içerisinde başarıya ulaşamaz.Bilimsel gelişim süreci, düşünde soru yaratan anların araştırılması sonucu ortaya çıkmaktadır. En basit ve saçma gelen sorudan dahi, büyük keşifler çıkabileceğini tarih ve mantık göstermektedir. Bu nedenle felsefe ve miteloji konusuna da dikkatim kesilmiş durumda. Örnekleri çok uzatmadan vermek istiyorum.
  • Sumerolog ve yazar ZechariaSitchin’in teorileri ve birçok gizli kaynakta bahsedilen olaylar ve Mezopotamya halkları tarafından,”Anunnaki” yani “dünyaya inenler” olarak tanımlanan dünya dışı varlıkların Nibiru’dan ve Mars kolonilerinden gelerek dünyadaki yaşamı şekillendirdiği tezleri.
  •  
  • İlk olarak Avrupa da Heackel’in kullandığı, ırkı değiştirme kaliteli ve nitelikli ırkı meydana getirme anlamına gelen Öjeni kuramı.
  •  
  •  Elementin ve bitkilerin karışımıyla yapılan, kullanımında  vücutta ki bazı hastalıklara iyi gelen, asıl kullanım alanı olan 3. göz dediğimiz epifiz bezinin çalışmasını ciddi ölçüde artıran, sezi ve duyuları geliştirici etkiye sahip, farklı alemlere boyut açabildiğine inanılan, kuranda Kudret Helvası olarak isimlendirilen, Manna tarifi.
  •  
  •  Türk Mitolojisinde Ülgen’in yükselişi ve Erlik’in çöküşü. 12 Büyük Olimposlular gibi örnekler sıralayabilirim. Örnekler çokça mevcut,,
Günümüz Covid 19 salgın süreci,  bireyin yaşamını kontrol edebilecek çip çalışmaları, duygusal tepkiler verebilen robotlar, kendini yenileyebilen, fikir sahibi olan, bir biriyle iletişime geçebilen programlar, Çin’in yapay güneş projesi, genetiği ile oynanan bitkiler vb. çokça örneklenebilir durum içerisinde, seyirci olmaktan çıkarak, oyuna dahil olmalıyız, öncelikle. Umuyorum artık uyanır, atılım yaparız. Birileri tüm dünyayı etki altına bırakacak oyunlar oynuyor ve teker teker en basit bireyine kadar, fare gibi deney malzemesi haline geliyoruz. Ben hedefi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, oyun kurucu, hatta denetleyici konuma gelecek çalışma ve zekaya ulaşmak olarak görüyorum. Bir zahmet, saçma dizi, basit dedikodu, hangi modanın bilmem ne ürünü gibi sürü halinde dahil olduğumuz basitliklerden kurtulalım.
Distopya oluşturmak!? Çatışma refleksi yüksek, yapılabilirliği zayıf varsayım, nasıl kabulün parçası haline gelir? . Koşulları bireyin menfaatine göstermek, yeni bir duruma istekli hale getirmek adınadizayn ettiğinizde, distopyanızın üyesi, hatta destekçisi haline gelecektir. İnsan zihni, anın çıkarımlarına göre, aslında içgüdüsel hareket eden, düşüncesi gerçekten yalıtılmış, dürtüsel hareketi alışkanlıklarla harmanlayan yapıya sahiptir. Zihin içerisinde olmuşluk ve farkındalık aramak, tüm olumsuzlukların ve eşitsizliklerin varlığına tezattır. Yüzyıllardır, işlevsellik budur!
Türkiye gerçeğine dair söyleyecek çok sözüm var ama, kısadan kapatmak istiyorum. Görünebilirlik ve standartları menfi oluşturulmuş teamüllerin uygulanamadığı ekonomi asla disiplin ve başarı içeremez.


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.