Talimatlı adalet(!)

RTÜK, yine gerçek haberleri vermeye çalışan TV’lere ceza yağdırdı. Yani taraflı, bağımlı ve dolayısıyla sansürcü olan RTÜK, klasiğini bozmadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ENSAR ve TÜRGEV gibi vakıflar aracılıyla, milyon dolarların Erdoğan’ın kuzeninin kurucu başkanı olduğu TURKEN Vakfı’na aktarılarak yolsuzluk yapıldığı şeklindeki açıklamasını naklen veren TELE 1, KRT, Flash TV ve Halk TV’yi para cezasına boğdu. Ayrıca RTÜK, haber sunucusu Selçuk Tepeli’nin AKP iktidarının “tarımı yok etmesine” sinirlenerek, masadaki bardağa vurmasını bahane edip, “toplumda özgürce kanaat oluşmasına engel olmak” gerekçesiyle FOX TV’ye de ceza verdi. “Toplumda özgürce kanaat oluşmasına engel olan” kim? Verdiği kararlarla tabii ki RTÜK!

***

Özal zamanında Anayasa’ya aykırı olarak Cem Uzan ve oğlu Ahmet Özal’ın kurdurduğu Star TV ile başlayan macera, sonunda yasal hale getirildi. Devlet tekelciliği sözde kırıldı! “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri” hakkında kanun ve bu kanun gereği RTÜK oluştu. TRT’nin yerini şantaj yapmaya meyilli, demokrasi kültürü olmayan, yasa tanımaz, rant peşinde koşan işinsanları ve nihayet baskıcı iktidarların “havuz medyalarıyla” doldurdular! Son 20 yılda toplumun algısı yönlendirmek adına AKP’ce yurttaşlara söylenen “yalanlar, yanlışlar, kandırmacalar, ülkeye ve bireye kurulan tuzaklar” hep bu güdümlü medya aracılıyla yapıldı.

***

Oysa Yasa’nın amacı açıktır:

“Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerini düzenlenmek ve denetlemek, ifade ve haber alma özgürlüğünü sağlanmak, radyo ve televizyon alanında tekelleşmeyi önlemek ve tüm yayın kuruluşlarına eşit ve adil davranmaktır!

Yasa’nın aksine eşit davranmayan, tekelleşmeyi önlemeyen ifade ve haber alma özgürlüğünü bilerek engelleyen, “AKP’nin havuz medyasına” tek bir ceza dahi vermeyen AKP’li RTÜK başkanları, yakın zamanda mutlaka yargının önüne çıkacaktır. Dünkü RTÜK kararı “ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünün kalktığını” göstermektedir. Bundan böyle, muhalefet sözcülerinin tüm açıklamaları naklen verilemeyecek demektir. Dahası, muhalefet partilerinin TBMM’de Grup ve Genel Kurul salonlarında yapacakları konuşmalar da sansür edilecektir. Bu durum tam bir “istibdat dönemi” görüntüsüdür!

***

Faruk Bildirici’nin açıklamalarıyla RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, “birden fazla kurumdan maaş aldığını” öğrenmiştik. “Yasal olarak RTÜK’le ilişkili bir başka kurumdan maaş alması suç olan” Şahin, bu gerçeği açıklayan usta gazeteci, CHP’li Faruk Bildirici’ye şiddet uygulamış, sonrasında MHP’li üyelerle birlikte Bildirici’nin RTÜK’teki görevini ayıplı bir şekilde sonlandırmıştı... RTÜK Başkanı’nın vakıfların belge sunmadan Kılıçdaroğlu’nu şikâyet etmeleri sonrasında TV’lere ceza vermesi, tam bir usulsüzlüktür. Başkan’ın AKP’den gelen talimatla karar verdiği kuşkusu güçlenmektedir! Şu gerçek artık çok iyi bilinmeli ki; AKP 20 yılın sonunda Türkiye Cumhuriyeti’ni tam olarak ele geçirerek laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti yerine; kendi oluşturduğu ucube rejimle, yeni bir devlet yapısı oluşturdu. Yargının taraflı ve bağımlı olması, hak ve özgürlükleri elinden alınmış yurttaşların yaşam hakkını da kaybetmelerine neden oluyor.

***

Dikkatle bakmaya lüzum kalmadan görülen o ki, devletin tüm kurumları artık kamu yararına görev yapmıyor, halka karşı sorumlulukları yok! Başta yargı, sonra güvenlik, dış politika ve eğitim, kısaca tüm kamu görevlileri talimatlarını partili Cumhurbaşkanı’ndan alıyor. Bu rejimde Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı’nın en yakın danışmanlığını yapıyor. Vali, kaymakam, AKP İl Başkanları ve dahası yargıdan güvenlik birimlerine, atamalar doğrudan Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılıyor! Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayanlar, Anayasa’da var olan ama fiilen kaldırılmış hak, hukuk, adalet, eşitlik, dayanışma, özgürlük ve barış gibi ilkelerden yoksun bir şekilde yaşıyor.

***

Anayasa’nın en temel ilkesi olan “özgürce düşünmek ve düşündüklerinizi ifade etme” hakkı, artık ortadan kaldırılmıştır. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan “yurttaşın iktidarlara muhalefet etme” hakkı sinsice yok edilmektedir! Muhalif siyasiler ve toplumsal muhalefetin önderlerinin gerçeklerin ortaya çıkarılması için söylediği sözler, belgeler, ortaya attıkları iddialar, baskıcı rejimin oluşturduğu kurumlar aracılıyla ya da doğrudan yargı eliyle, cezalandırılarak sansürlenmektedir! Korkutma, sansürleme ve yasaklamalarla tepkilerini taleplerini özgürce ifade eden kişi ve kurumlar, yasaklı hale getirilmektedir. Türkiye sadece hukuk devleti olmaktan çıkarılmamış, aynı zamanda laik, demokratik ilkelerinden de vazgeçirilmiştir. Tehlikeli olan da yapılanlara zamanında tepki verilmemiş olunmasıdır! Toplumsal karşıtlık yüksek sesle belirtilmezse, daha çok haklarımızı kaybeder, özgürlüğümüzün elimizden alınmasına izin veririz… Cesaretle ve kararlıkla mücadele edilmezse, korkup sinilirse bu düzen vahşileşerek devam edecektir.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.