Toplumların nihai hedefi, demokrasi içinde gelişmiş ,kalkınmış, güvenli ve huzurlu bir ülkede yaşamak ise, kimsenin üzerine düşen sorumluluktan kaçma ve sadece eleştirerek gerekeni yaptığını ileri sürme lüksü olmamalıdır. Yoksa gelişme ve kalkınmaya hizmet eden sistemin çarkları birbirinden ayrılır ve bazıları “avara kasnağı” gibi çalışır. Avara kasnak bir motor sisteminde aslen bir kayışın çevirdiği güç aktarmayan sadece yönlendirmeye yarayan bir kasnak türüdür. Mecazi anlamı ve günlük dilde kullanımı ise, kendini tekrar eden, amaçsız, hedefsiz, sonuçsuz iş ve sözlerdir. Bu kavram bir işe yaramayan, bir neticeye ulaşmayan faaliyetlerin, boşta kalan ve kapalı döngü içerisinde dönen şeylerin tanımı için kullanılır.
Kapalı bir dönüye giren kişi, kurum, kuruluş veya toplumsal yapıların bu döngüden kurtulması için planlı akılcı hedeflere ve güce ihtiyacı vardır. Bu nedenle toplumun her kesimindeki gücün planlı şekilde birbirini tamamlayan bir sisteme aktarılması yani “muasır medeniyet seviyesinin de üstüne çıkacak” bir bileşke güce kavuşması gerekir. Gelişmiş ülkelerin sistemleri, bu anlayışla tüm kaynaklarından en etkili şekilde yararlanacak planlı bir modelin oluşturulmasına dayanır. Bu modelde liyakat, sistem anlayışı ve verimlilik esastır.
Bir ülkenin gelişmesi ve kalkınması, sosyal refahın taban yayılması için yetişmiş insan kaynağından, doğal kaynaklarının korunması ve en verimli şekilde kullanmasına kadar birçok koşulun biraraya gelmesi şarttır. Yani sistemin dişlilerinin çarklarının boşa çalışmamaları ve kalkınma hedefleri için birbirine güç aktarmalı gerekir.
20nci yüzyılın başında dünyada, petrolün bulunduğu bölgelerin tespiti daha sonra da petrol ve doğalgaz yollarının kontrol altına alınması için büyük bir hareketlilik yaşandı. Birçok plan bu kaynağın kontrolüne göre yapıldı, Ortadoğu’da ülkelerin sınırları buna göre çizildi, savaşlar çıktı, iktidarlar devrildi. 21. Yüzyılın başında dünyanın konuştuğu küresel konu ise bu kaynağın en birincil etken olduğu, atmosferdeki sera etkisi ile oluşan iklim değişikliği oldu. ABD ve birçok gelişmiş ülke iklim değişikliği etkisini bir ulusal güvenlik meselesi olarak kabul etti.
Ülkemizde birçok havzada olduğu gibi Büyük Menderes Havzasında da iklim değişikliği’nin etkileri daha sert yaşanmaya başlandı. Son dört yıldır bölgede yaşanan kuraklık başta çiftçiler olmak üzere birçok sektörü etkiledi. İklimbilimciler ve meteoroloji uzmanları bu bölgesel kuraklıkların daha sık ve şiddetli olarak süreceği konusunda görüş birliği içindeler. Çok sinsi bir afet olan kuraklık yerleştiğinde uzun süreli kalıcı hasar bırakır. Bölgede kuraklık etkisi ile büyük barajlarımız boşaldı sulama kanalları susuz ve çiftçimiz çaresiz kaldı. Son dört yıldır Büyük Menderes Havzasında kuraklığın etkilerini azaltmaya yönelik tedbirler il ölçeğinde alınmaya çalışılıyor. Ancak daha alınacak çok uzun bir yolun ve yapılacak çok işin olduğu görülüyor.
Bu konuda nelerin yapılması gerektiği Büyük Menderes Havzası için yayımlanan birçok eylem planında açık olarak yazılmış. Son olarak yayımlanan Su Tahsisi ve Eylem Planında bu havzada hangi sektöre çeşitli kuraklık koşullarında ne kadar suyun tahsis edileceği de belirtiliyor. Bu planda havzada suyun daha verimli kullanılması için yapılacak çalışmalardan da söz ediliyor. Burada konu artık ne yapılacağı değil nasıl yapılacağıdır. Modern su yönetimi anlayışı suyun havza ölçeğinde ,katılımcı, şeffaf , hesap verebilir şekilde ve entegre yani bütünleşik olarak yönetilmesini öneriyor. Ülkemiz bu anlayışı uzun süre önce kabul etti .Bütün planlarımız nehir havzası ölçeğinde hazırlandı. Şimdi yasal ,kurumsal, idari eksikliklerimizi hızla tamamlayıp uygulamaya geçmek gerekiyor. Bunun için öncelikle zamanı boşa harcamayıp bu uygulamaların önündeki eşikler kaldırılmalı, eksiklikler tamamlanmalıdır.
Su yönetimi sadece teknik bir konu olmayıp paydaşlarla birlikte planlı bütünleşik bir çaba ister.İlgili tüm kurumların bilgili, sorumlu ve bağlantılı olması gerekir. Bu nedenle bu süreçte avara kasnak pozisyonuna düşenlerin de bir an önce rehabilite edilerek sisteme dahil olmaları sağlanmalıdır. Susuzluk ve kuraklık yönetimi bu eksiklikler nedeniyle zordur.

