Sine-i millet!

24Yargıtay açılışında yaşanan tablo, AKP’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni “üst akıllı(!) dostlarının önerdiği “ılımlı İslam ülkesi” haline getirdiğinin son somut görüntüsüydü!

Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyetten sonra en önemli 2’nci eserim” dediği CHP’nin Genel Başkanı da o laiklik dışı törende maalesef yer aldı!

Öyle ki, bu “şerri hukuk töreninde” CHP Genel Başkanı adeta elindeki makasla, “Cumhuriyetle anayasal laik düzenin ilişkisini kesti!”

Ayasofya Camii’nin ibadete açılışı sonrası AKP, sistemli olarak hilafetin getirilmesi için çaba sarf ediyor. Halifeliğin kendi üzerlerinde olduğuna dair sinyaller veriyor…

Asıl önemlisi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, yetkisini aşan “şeyhülislam edasıyla” siyasal ve sosyal işlerle ilgili fetvalar veriyor.

Özgür ve egemen bir devletin kurulmasına ve de kendisinin doğmasına neden olan Atatürk’ün ismini ağzına almıyor adeta lanet okuyor. Gelinen nokta çok vahim! Diyanet Başkanı Erdoğan’la birlikte ülkeyi yönetir durumda! Protokoldeki yeri bile değiştirildi!

Kadınların yaşam haklarını koruyan “Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden” çekilme kararı, tarikat ve cemaatlerin talebiyle ve de Diyanet Başkanlığının fetvasıyla olunca,

“Kadına karşı işlenen suçlarda cezasızlık algısı güçlendi. İslam dinini yanlış uygulayan ve kadın erkek eşitliğine inanmayan bu günkü anlayış, tıpkı Taliban’ın yaptığı gibi kadın cinayetlerinin toplumda katliama dönüşmesine neden oluyor!”

Sözleşmenin iptalinden sonraki 4 ay içinde Türkiye’de 137 kadın katledildi!

Tamam AKP, hilafet geri getirmek istiyor! Evet AKP, yeniden hanedanlığı kurmaya çalışıyor! Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliğini değiştirmekte kararlı!

Ekonomi çöktü! Uluslararası saygınlığımız bitti. Diplomasi tükendi. Erdoğan’ın diploması hala bulunamadı.

Evet, Sedat Peker sayesinde hırsızlık, yolsuzluk, uyuşturucu ifşaatları öğrenildi!

Eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın “O gün, yazılan, söylenen her şey doğrudur” dediği 17/25 Aralık’la ilgili ikrarlarını dinledik! CHP uluslararası güvenilir bir teknik kurumdan; “sıfırla oğlum” bandının montaj, dublaj yani sahte olmadığını tescil ettirdi!

Milletin gözü açıldı diyebiliriz! Ama AKP hala birinci parti.

Peki; bu kötü gidişata karşı muhalefet partileri ne yapıyor? Sadece erken seçim istiyor! Her vesile “sandık” diyor! Güzel, talep edilmesi gereken de zaten bu!

Demokratik yoldan yeni bir siyasal yönetim oluşturmak! Peki nasıl erken seçim yaptırılacak? Seçim kararını verecek tek kişi Erdoğan.O da işine nasıl gelirse o zaman yapacak!

Seçim isteniyor da gereği yapılıyor mu? Hayır! Birkaç il,5/10 milletvekiliyle dolaşılıyor. Kanaat önderleriyle(!) konuşuluyor, otobüs üstünden millete el sallanıyor.

Kapalı salon toplantısıyla iş geçiştiriliyor. Bunları azımsamıyorum, yapılmalı. Ama yeterli değil! Bu yöntem, AKP’yi seçime zorlamıyor! “İç savaş çıkar” diye korkmadan çekinmeden, acilen, alanlara, meydanlara çıkılmalı! Toplumsal muhalefete siyasi önderlik yapılmalı! Halk zorlamadan AKP seçim yapmaz!

Üstelik, parlamenter sistem de yok edildi! TBMM işlevi kaybetti. Milletvekilleri, kendilerini görevlendiren halkına hizmet edemiyor, iktidarın freni ve dengesi olamıyor!

Amorf bir sistemde Bakanlar millettekilerini tanımıyor. Milletvekillerinin bakanın üzerinde etkisi de yetkisi de yok. Halk, su, yol, çocuğuna iş istiyor. Bakanlar talepleri kaile almıyor. Kısaca tek bir yetkili var. Onun da Türkiye umurunda değil! Hedefi belli.

O hedefi yok edecek, toplumu şaşırtacak bir şey yapılmalı! Ülkemize ve yurttaşlarımıza sahip çıkan akıllı ve cesaretli bir adım atmalı!

O adım da sine-i millete dönmektir…

Bu yol parlamenter sisteme dönüş yoludur! Korkmayın, AKP boşaltılan yerler için seçim yapamaz! Millet müsaade etmez! Ancak, yeni bir genel seçimle TBMM ve CB belirlenebilir! Seçim zorlaması işte böyle olur! Aksini yapanı dünya diktatör olarak damgalar!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.