ŞEHİTLERİM…

Tam kırk yıl oldu, yurdum insanı terörizmin yurdumuz da varlığına sıkıntı ile bakışını yaşaması. Doğru ya da yanlış her şey yapıldı, denendi ve gelindiği yerde yine kan ve şehitler. En zor şartlarda mücadele eden TSK belki de birçok devletin veremeyeceği mücadeleyi ve yapamayacağı şeyleri başardılar! Bazen de zoru başarmanın eşiğinde ters giden şeyler ya da kararlar ile üzüntü veren sonuçları da yaşadı! Kuzey Irak’ta Gara da yapılan pençe harekâtı genel bakışında sonuç verse de kaybettiğimiz on altı şehit yüreklerimizi dağladı! Hele bir acıklı öyküsü var ki eşine dengine çok az rastlanır cinsten bir öykü! Tam beş buçuk yıl vatandan, aileden ve ideallerinden uzak, dondurulmuş beş buçuk yıl ve tam bir karanlık dünyada yaşam!
Belki de Cumhurbaşkanının dediği gibi çarşamba günü yurdu sevince boğacak bir haberin beklentisi, birçok kez çareler üretilip sevinç dolu sonlar yaşanmışken bu sefer olmadı, tüm yurt insanımızı yas ve üzüntüye boğan bir son ve bu sonun yurda yayılışında ki dramatik hikayelerin yıllarca içimizde dolaşacağı bir sürecin başlangıcı! İçi boşaltılan hayatların bundan sonraki vereceği acıların ailelere ve gelecek kuşağa taşıyacak bir dramatik öykünün yaratacağı psikolojik yükün ağrılığı! Sabır ver Allah’ım demekten başka ne gelir ki elden ya da şehitlerimize Allahtan rahmet dilemek, ailelerine Allah’tan sabır ihsan etmesini istemek ve yüce milletimizin başı sağ olsun demekten başka elden ne gelebilir ki!
Belki barış ve kardeşliği dilemek, belki de büyük öç alma duygularıyla terörün üzerine gitmek! Ama sonuçları hep aynı olmasa da artık ölümler son bulsun demek hümanist yaklaşımdan başka bir şeye yaramayacağını düşünmek! Her ne olursa olsun bu milletin PKK teröründen çektiği acıları, kaybettikleri sevdikleri ve körelen duyguların yeşermesini sağlamak ve geleceğe umutla bakan bir dünyayı, yaşana bilinir bir dünyayı, barış ve kardeşlik duygularının dolu, dolu yaşandığı bir dünyayı gelecek kuşaklara bırakmak umuduyla duyularımdan kalemime yansıyan dizelerimi sizlerle paylaşmama izin verin lütfen…
 
Düğümlendi boğazım
Kurudu göz yaşlarım
Bir tek kalemim kaldı
Şehidim ve kardeşim
Nasıl bir feryattır bu
Adına isyan deme.
Sevgiye sarıl
Sokaklar alev, alev acılara gebe
Çocuk sesleri çığlıklar ve inlemeler
Yabancı değilim bu yüzlere dost...
Daha dün gibiydi komşuluklar
Kardeştik ve canlar dık, kim bu yabancı yüzler
Bir lav demeti gibi sardı her yanı
Nasıl bir hal bu dost...
Her bir yan harabe ve ateş
Yıkık kemerlerin içinde kan kokusu
Bir köşede saçları yanmış nine
Gözleri yaşlı ve kan çanağı
Belli ki anıları kül olmuş bir nefeste
Nasıl bir hal bu dost...
Yok saydılar bizi bir arşında
Kırık yürekler her bir yanı sarmış
Kaybettiklerimiz yığınla Şivanda
Sokaklar arayış içinde sevdalar kayıp
Bir bebe kolundan yoksun kanlar revan
Sazımda kırık teller tezene kayıp
Umutlarımız ah dost... kardeşliğimiz
Kanatları kırık kuşlar üst üste yığın
Biter mi kin ve nefretin çomağı derin
Ah dost ah… Şehitler seri ev derin
Yılgınlıklar ve pişmanlıklar dargın
Darda sevgi zorda barış
Ne sokaklar da ışık nede dalda gül
Gonca küskün, Nergiz karardı kar beyazda
Ellerim ah ellerim dost ellerim üşüyor, yüreğim ürkek
Yüreğim darda, dar yangınlarda
Yabancı bakma bir tek sen kaldın yolda
Bir de döner mi dediğim barış kardeşliğim zorda...
DEMİR...


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.