AKP,bir proje partisi olduğu halde, sureti halktan görünerek iktidara geldi. Rolünü iyi oynadı. kitlesel taban yarattı. Tüm kurumlarıyla devleti ele geçirip, Anayasada yazılı’ Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik sosyal ve hukuk devletidir’ rejimini de tasfiye ettiler. Siyasal İslam referanslı, tek kişiye dayalı, kendi deyimleriyle, ‘sahsım devleti’ olan, bir istibdat rejimi kurdular. Artık, ‘devlet benim’ diyen, Anayasa ve kurumları, TBMM’yi, devre dışı bırakan, hak ve özgürlükleri askıya alan, her konuda tek başına karar veren, sınırsız yetkileri olan, tek kişinin, demokrasi dışı rejimiyle, karşı karşıyayız.
İktidar, 20 yılda, Cumhuriyetin bütün ekonomik kuruluşlarını sattı ve ya özelleştirdi, sermayeye peşkeş çektı. İBAN vererek, halktan para topladı.. Yeni zam vergiler koydu. 2 trilyon,680 milyar dolar vergi topladı. Bu miktar 79 yıllık geçmiş hükümetlerin topladığı verginin, tam altı katıdır. 79 yılda yapılan 129,6 milyar dolar devlet borçlarını, en az dört katına 600 milyar dolara çıkararak memleketin ve toplumun geleceğini ipotek altına soktu. Savurganlıkları yüzünden, yıllık bütçe artık yetmiyor,ek bütçe yapılıyor. Buna rağmen, işsızlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, enflasyon sorunu çözülemedi. Yandaşlık ve yoksulluluk arttı.Yasaklar kurumlaştı. Ülke, açık hava hapishanesine, göçmen toplama kampına, kara para cennetine, vurgun ve talan gruplarının etkinliğine, çetelerin at oynattığı arenaya dönüştürüldü.
AKP-Saray iktidarı. hiçbir harcamanın, yolsuzluğun, rüşvet ve ihale fesatlığı ve talanının, hesabını vermedi. Hazineden hiç para çıkmayacak masalıyla yaptıkları kur garantili projelerle, kur korumalı mevduat vurgunuyla, boğazlarına kadar battıkları yolsuzluklarla, hileli ihalelerle, liyakatsız atamalarıyla, yandaşlara çekilen peşkeşlerle, enkaz halinde bir ekonomi ve ülke yarattılar.
Şimdi seçim yaklaşıyor. Hazinede ve bütçede para yok. Bir avuç yandaş çetelerinden başka, memnun olan kimse yok. Ekonomideki yolsuzluklar, atamadaki usulsüzlükler, rüşvet ve kurumlardaki soygunlar, bir bir ortaya saçılıyor. İşsizlik, yoksulluk, enflasyon, hayat pahalılığı önlenemiyor Alım gücü düşen halkın, tepkisi yükseliyor. İktidarın sebep olduğu bu durumun, yine iktidarca düzeltileceğine kimse inanmıyor. İktidar, normal koşullarda yapılacak bir seçimde, hiç sansı olmadığını, kaybederse de, nelerle karşılaşacağını biliyor. Böyle durumlarda, demokratik olmayan bütün yönetimler gibi, AKP istibdat rejimi de, baskıya, etnik ve dini değerler üzerinden ayrıştırma ve kışkırtmaya, düşmanlar yaratmaya yöneliyor.
Dezenformasyon yasası diye adlandırılan basın yasanın amacı, SANSÜRDÜR ‘Haber kirliliğini önlemek, doğru haber ortamı yaratmak’ sözleri tam bir aldatmacadır.Yalan haber ve bilgi kirliliğini yaratanlar,iktidar ve yandaş medyasıdır. İktidar, ortaya dökülen, gizlenemez, yolsuzluklarını, anayasa ve yasa dışı yaptıklarını, açıklayamadıkları harcama kalemlerini, iş cinayetlerindeki atama skandalları ve usulsüzlükleri vb. gizlemek için, bu sansür yasasını apar topar çıkardı. SANSÜR SAYESİNDE, GERÇEK HABER VE BİLGİLER YASAKLANACAK, İKTİDARIN VE YANDAŞLARININ, GERÇEK DIŞI HABERLERİ , DOĞRU HABER GİBİ SUNULACAKTIR. Çünkü ; iktidar yasakçıdır. Seçime giderken, yaptıkları peşkeş ve talanın ortaya çıkmasını istemiyor. Halkı, yalan ve din sömürüsüyle kandırmak istiyor. Muhalefetin sesini, devlet zoruyla engellemek istiyor. RTÜK aracılığı ile muhalif TV kanallarını kapattırıp, ortalığı yandaş kanalların yalanlarına açıyor. Bu sistem sürdükçe, bunun bir adım ötesi, açık bir şeriatçı diktatörlük olacaktır.
Evrensel hukuk kurallarının uygulandığı, hak ve özgürlüklerin Anayasal güvenceye alındığı, Laik, Demokratik, Sosyal ve Hukuk ilkelerini yerleştiği DEMOKRATİK CUMHURİYET rejiminde yaşamak istiyoruz. Sansür yasasını, iktidarın gerçekleri gizlemesini ve halkı aldatmasını asla kabul etmiyoruz. Yapılacak seçimde, tek adam şahıs rejiminin, sona ermesi ve parlamenter rejime dönülmesi için kararlıkla mücadele etmeliyiz. Korkmak ve susmak, iktidarın işine yarar .Demokrasi; mücadele ile kazanılır.