SANAL DÜNYANIN TÜRKİYE'DE DOĞUM GÜNÜ

1990'lı yıllarda şimdiki tarihler bilim kurgu romanlarında, filmlerinde olağanüstü ve fantastik idi. Uçan arabalar, robotlar ve yapay zekânın insan yaşamını kontrol ettiği türden hayatlar hâyal edilirdi.

Bunların bir çoğu henüz olmadı, ancak dijital/sanal dünya yaşamımıza öyle bir hâkim oldu ki şimdiki Z kuşağı diye adlandırılan çocuklara ve gençlere bizlerin yaşam karelerini anlattığımızda, onlara hem çok saçma hem de sıkıcı geliyor ve anlam da veremiyorlar. Halbuki sıkıcılık ve anlamsızlık şimdiki zamanın üzerine hakim olduğu kadar hiç olmamıştı.

Bu gün İNTERNET'in (Türkçe karşılığı: ağlar arası) Türkiye'de doğum günü. 28 yıl önce 12 Nisan 1993 yılında ilk bağlantı Ankara'da konuşlu ODTÜ ( Orta Doğu Teknik Üniversitesi) ile Washington arasında gerçekleşti. TUBİTAK destekli bağlantının hızı çok yavaş ve sadece bilgisayar üzerinden kiralık bir hat ile sağlanıyordu. Sonrasında Ege Üniversitesi, Bilkent, Boğaziçi ve İstanbul Teknik Üniversitesi de internet bağlantılarını sağladılar.

1994 yılında GSM teknolojisine geçildi ve internet kablosuz olarak uydu aracılığı ile ulaştırıldı. 2008'den sonra da akıllı telefonlar hayatımızı ele geçirdi. Dış dünya elimizde taşınır hâle geldi.

Dünya tarihi bağlamında çok küçük bir zaman dilimi içerisinde çok hızlı ve büyük değişiklikler oldu. Neredeyse tercih hakkı tanımaksızın bütün insanların kullanması sağlandı. Köydeki Mehmet amcadan Kreşte 5 yaşındaki çocuğa kadar her neslin uğraşı ve oyuncağı oldu.

28 yıl içinde her şey değişti. Bilginin kontrolsüz ve karmaşık hâli insan aklının sınırlarını zorladı, neyin doğru neyin yanlış olduğu konusu arapsaçına döndü. Bizim zamanımızın dışarıdan eve girmeyen çocukları yerine içeriden dışarı çıkmak istemeyen, ayağı toprağa değmeyen agresif, sinirli, sosyallik dışı, dediği dedik türden bencil ve hastalıklı çocuklar oluştu.

Tarihin her döneminde kuşak farkı nedeniyle anlaşmazlıklar ve sürtüşmeler olmuştur. Bilge insanlardan miras kalan yazılı kaynaklar gençlerin sorumsuz, saygısız ve bencil olduğunu belirtirler. Şimdi de aynı şikâyetler geçerli, ancak bu kadar hızlı evrilme tarihin hiç bir zamanında olmamıştır.

İnternet kontrolü kaybettirmiş ve geri döndürülemez bir sarmalın içine girilmiştir. Zaman geriye akmaz ve bu durumu kabul etmekten başka çare yoktur. Sosyolıjik değişiklikler geriye doğru gitmez.

Doğum günün kutlu olmasın İNTERNET. Keşke doğmasaydın, daha mutlu olurduk. Çocuklarımız daha sosyal olurdu. İnsanlar gereksiz tüketim çılgınlığı yaşamaz, ruhlarımız ölmez, gelecekten daha umutlu olurduk. Bir cihazın içine hapsolmadan daha özgür yaşardık. Sinemaya gider film heyecanını orada tadardık. Çocuklar mahallede tek kale maç yapar, gençler bilinçli, örgütlü ve toplumsal sorunlara duyarlı eylemlerin içinde olurlardı.

Akşamları daha çok sohbet eder ve birbirimizi dinlerdik. Lakin söylediğim gibi sosyolojik gelişmeler geriye doğru gitmez.



 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.