ÖZGÜRLEŞME VE SİYASET

Özgürleşme; Politikada, Siyasette, Ailede ve toplumda, temel ilkelerin demokratik yapısını teşkil eder. Özgürleşemeyen toplum biat kültürü ve inanç yapılanması içerisinde şükürcü bir anlayış oluşumu ile bağnaz olgunun kendisi olur.
Oysa hamaset kavramından uzak, feraset kavramının öne çıktığı toplumlarda özgürleşme, demokrat toplum yapısının hamurunu oluşturur.

“Bir Ülkede ne zaman Şiir, müzik, resim, heykel, mimari, tiyatro günlük tartışmanın içindeyse artık o ülke demokrasi çıtasını yükseltmiştir”

Bu söylemle söze başladıktan sonra devam ediyoruz;
Siyasi partilerin ana kademelerinin belirleyicisi olan, taban ve onun kurumsal kimliği "Örgüt" biat kültüründen ve koltuk üzerinden sürdürülen siyasi manevraların engelleyici, yok edici, sömürücü yanını pasifize etmek, deşifre etmek adına, siyasetin emekçileri, devrimcileri ve genç kuşağı öne çıkarak, örgüt erkini güçlendirmeli, tabanı katılımcı politize yolu ile özgürleştirmelidir.
Özgürleşemeyen örgüt; Ana kademe yöneticilerinin külliyen, yerel ve genel yönetim unsurlarının elinin altında kümelendiğini, görev adamı olarak hamaset bir yapının içinde yok olduğunu görürüz.

“Geri kalmış Toplumlarda ise ' Din Mezhep Mikro Milliyetçilik Şovmenlik Bukalemunluk Hamaset sürü toplum davranışları Feodalizm içine kapanıklık bizden değil paradigmaları gibi absürt ilişkiler güne damgasını vuruyorsa! . Burada Bilimselliğin sanatın hoş görünün yerini çatışmalar, kutuplaşmalar ölümler gözyaşları alır” Bu söylemin ardından;
 
Yine devam ediyor ve diyorum ki;
Bireyin, toplumun özgürleşmesi; Siyasetin temiz yüzü olan örgüt kavramının kurumsal kimliğinin özüne dönmesi olacaktır.
Yeter ki koltuk üzerinden, yanlı anlayışın feodal yapılama yönüyle oluşan, siyasetin güçlü delege oy depoları feodal ağalarından ve az olsun benim olsun adına yapılan siyasetin hastalığından kurtulmasını sağlayalım. Siyaseti özüne teslim edelim.
 
Sözü günün hamaset politikaların üretildiği zamana ve bugüne dayayarak devam etmek ve ana muhalefet partisi üzerine getirmek istiyorum.
Kurultaydan yüz yılın sayfası sloganı ile Türkiye’yi özetleyen ve geleceğin umudunun hedefine koyan CHP de Muharrem İnce, ince hesapların peşinden mi yoksa kurgulanan oyunların içerisinden hamaset politik oyunların argümanı olarak mı bulunuyor! Türkiye ve ana muhalefet partisinin bu tür politize olmuş oyunlarla ve siyasi figürlerle mi meşgul olup, Türk siyasi tarihinin en zor günlerinin algı yoluyla örtülenmesi için aranan çarelere mi deva olacak!
-Buna alet oluyorsa Muharrem İnce o zaman Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini ve CHP’ne karşı tutum ve duruşunu gözden geçirecek!
-Yapmış olduğu hataları ve siyasette ki başarısızlığını, İstanbul mitinginin yapılışında ki tarihsel hatayı, söylemlerinin artık kendine ok olup döndüğü mitinglerini hatırlayacak!
-CHP’den kendisini ihraç ettirmek ve siyasi hayatını kurtarmak istiyorsa benim bildiğim CHP bu süreçte bu hataya düşmeyecektir!
-CHP’de tekrar yeni dönem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek aday olarak sahne almak istiyorsa, ittifak partilerinin tamamını bir araya getirecek girişimleri gerçekleştirmesi gerekiyor! Sınaî millete gitmek budur. Çünkü bu siyasi partiler milleti temsil ediyor! Sivas, Amasya ve Samsunda yapılan Kongre ve milli hareketin başlaması konusuyla bu konu arasında ki fark yok sayılsa da,  bugün TBMM çatısı altında milletin oyunu almış siyasi partiler var. Asıl adres burada yapılacak ittifaklara öncü olacak politikalar üretmek olacaktır! Peki, bugünün Muharrem İnce’si siyasi partiler tarafından bu itibarı kendisine gösterecek mi?
 
-Muharrem İnce CHP kalacaktır ama huzur verecek feraset politikalar üretmeyecektir!


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.