Haber değeri olan her konu bizi ilgilendirir. Biz basınız ve ilke ve doğrularımız, hangi konuları haber
yapacağımıza yol gösterir!
Hele bir konu, hukuk ve adalet ile yüzleşmişse, bu daha da önem kazanır!
ADALET HERKES İÇİN VAR DİYEREK YOLA ÇIKIŞIN BİR İZAHIDIR BU KONU!
Adalet, bakın hukuksal bir konunun netlik kazanması için kaç kapı oluşturmuş, hangi kapılara
başvuracağını izah etmiş ve buyurun gelin çözelim demiş, her çözülmesi gereken zor konu, adalet ve
devlet adına çözmek bizim işimiz, adaleti tahsisi etmek bizim işimizdir demiş! Konu ve sonuç adalet
duygusunda doğru sonuç alsın diye de; yerel mahkemeleri, istinaf mahkemeleri, Yargıtay ve Anayasa Mahkemeleri diye sıralamış! Doğru yerini ve yolunu bulsun diye! Bazen yerel mahkemelerde gözden
kaçan dava sonuçları, istinaf mahkemelerinde, olmazsa her iki tarafında başvuracağı Yargıtay
Mahkemesinde ve dahası Anayasa Mahkemesine kadar bu yol uzar! Amaç mağdur adaletin
terazisinde adaleti bulsun ve yârini alsın diye!
İşte tamda buna örnek bir dava “Nazilli’de yaşanıyor!” Süreç çok ilginç! Tam bir kurgu filmi gibi! Bakın
konu hangi safhada ve nasıl karışık bir düzende mahkemeye intikal ediyor! Alıcıların şimdilerde
savcılık göreve intikal etsin diye, yerel belediye konuyu gündemine alsın diye, hatta CİMER’e kadar
uzanan İHBAR dilekçeleri var!
Vatandaşın yaşadığı mağduriyetin, TC Mahkemelerinde adalet yerini bulsun diye başvurması; nasılda
hukuksal bir davranış, nasılda takdire şayan adalet duygusuna, saygısına dayalı bir duruş!
Aşağıda bazı yaşanan sürecin belgelerini sıralayacağımız hikâye, şöyle başlıyor!
Vatandaş yatırım olsun diye yükleniciye verilmiş kat karşılığı inşaat sözleşmesinden birkaç yer alıyor!
Tesadüf yerin tapularını yükleniciden değil, mal sahibinden alıyor! Yükleniciden de alan var tabii ki!
İşin ilginç tarafı yüklenicinin çok kısa bir sürede iş teslim taahhütünde bulunması! Bu olağan bir
durum ama öz kaynaklarının araştırılmaması, finansının tamamen alıcılardan elde edilmesi amacıyla
yola çıkılması, bu alıcılara sözleşmede belirli seviyelerde inşaat imalatından sonra kat ittifakına göre
satış izni verilmesi yerine, bu nokta göz ardı edilerek bazı bölümleri de yüklenici tarafından satılmış
olmasıdır! Sonuçta inşaat resminden de anlaşılacağı üzere kimi kurum bilirkişilerine göre %60,
mahkeme sonuçlarına göre %50 seviyelerine geliyor!
Ne oluyorsa ondan sonra oluyor! İnşaat sözleşmesi yükleniciyle, toprak sahibi arasında fek ediliyor!
İnşaat yapım seviyesi maliyet hesabına göre ödemeler, ihtarnamelere rağmen inşaat yüklenicisine
veriliyor! Mağdurlar hala mağdur! Yerel mahkemenin toprak sahibine lehte karar verme sürecinden
sonra, ihtarlara rağmen İstinaf mahkeme sonucu beklenmeden yeni yüklenici firmaya yeni inşaat
yapma sözleşmesi yapılıyor! Ki yapılan yeni sözleşme toprak sahibinin de içinde bulunduğu firmadır!
Burada göz ardı edilen bir hukuk usulü vardır söyle ki;
-Davacı taraf Ekrem YAŞAR, yükleniciyle yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin yüklenicinin
temerrüdüne dayalı olarak geçmişte etkili biçimde feshini ve alıcılara yani üçüncü şahıslara tapuda
devredilmiş bulunan bağımsız bölümlere ilişkin tapu kaydının iptalini talep ettiğini söyleyen davalılar,
yerel mahkemece, yüklenicinin temerrüdünün ve dolayısıyla geçmişe etkili feshin, doğru ifadeyle
dönmenin koşullarının oluştuğuna ve sözleşmenin feshine; ayrıca alıcıların iyi niyetli sayılamayacağı
gerekçesiyle onlar adına olan tapu kayıtlarının iptaline karar vermiştir dediler. Devamında yerel
mahkemenin müvekkiller yönünden verdiği karar hukuka, adalet ve hakkaniyete aykırı olup,
kaldırılması gerekir şöyle ki,
Yüklenicinin temerrüdünün oluşmadığı, haklı süre uzatımı sebeplerinin mahkemece yeterince
incelenmediği, hükme esas alan bilirkişi raporu incelendiğinde, süre uzatımı konusunda bir tek kelime
dahi içermediği görülmektedir!
-Temerrüt ve dönmenin koşullarının oluşması, satın alan kişilerin tapusunun iptalini mümkün kılar. Bu
şartlar oluşmamışsa mümkün kılması söz konusu olamaz! Bu nedenledir ki yerel mahkemenin
kararının kaldırılması gerekmektedir!
Kaldı ki bağımsız bölümü satın alan kişi ve kişiler, tapu kaydına güvenerek satın alan iyi niyetli
kişilerdir diyerek mağdur olduklarını ve yerel mahkemenin kararının kendilerini mağdur bıraktığın
söylemektedirler! Bu sonucun toprak sahibinin firmasının içinde bulunduğu yeni bir inşaat yapma
sözleşmesiyle büyük bir RANT elde edeceklerinin bilinmesini istemekte ve mağduriyetimize ve
inşaatın yeni bir firma adıyla devam edilmesine, ne tapuda ki yaşanan hatalı işlemlerin, ne yerel
mahkemenin verdiği kararın nede yerel belediyenin uygulamanın önünü açacak haksızlıklara imkân
tanımadan, adalet duygusunun tecelli etmesi GEREKMEKTEDİR DİYORLAR!
Yaptığımız tüm müracaatlar savcılığın vakit kayıp etmeyecek bir tutumla cevap vermesinin
gerekliliğinin önemini belirterek tekrarlıyorlar! Bir tarafın RANT elde etme çabalarının ve amaçlarının,
diğer tarafta mağdur olan alıcı (üçüncü şahısların)tarafların kurumlarca sahipsiz bırakılmasına neden
olmamalıdır!
Ayrıca alıcılar, dava konusu olan bağımsız bölümleri edinim tarihleri ve biçimlerini de sıralıyorlar;
1 Nolu bağımsız bölüm Ekrem Yaşar’a aitken 07.06.2018 tarihinde Ümit Tanırgan vekâletiyle Abdullah
Akçaka’ya, tapu kaydında malik olarak görülen Abdullah Kaya’da davalı Erkan Kaya’ya satmış
3 Nolu bağımsız bölüm tapu kaydına göre Ekrem Kaya’ya aitken 07. 06. 2018 tarihinde aynı vekâlet ile
Abdullah Akçakaya’ya satmış, tapuda malik görülen Abdullah Akçakaya da 22.12.2018 tarihinde davalı
Serkan Işık’a satmış
19 Nolu bağımsız bölüm tapu sicil kaydına göre Ekrem Yaşar’a aitken 27.04.2018 tarihinde aynı
vekâlet ile davalı Hüseyin Tortum’a satmış, bu satışlar tapu resmi satış bedelleri üzerinden yapılmıştır!
Tapu kayıtlarına göre;
1 nolu bağımsız bölüm iki kez tapuda satış görmüş, alıcılardan Erkan KAYA 28.09.2018 tarihinden
itibaren, 3 nolu bağımsız bölüm tapuda iki kez satış görmüş, alıcı Serkan IŞIK 22. 12. 2018 tarihinden
itibaren, 19 nolu bağımsız bölüm bir kez tapuda satış gömüş, alıcı Hüseyin TORTUM 27. 04. 2018
tarihinden dava tarihi olan 02. 10. 2020 tarihine kadar iyi niyetli malik olarak kalmışlardır!
Alıcıların tapu sicilinde işlem yaptığı tarihte diğer bir ifadeyle taşınmazı satın aldıkları tarihte tapu
sicilinde bir yolsuzluk, hatalı bir kayır bulunmamaktadır! Bu neden dayalı bu alıcıların tapu devrinin
geçersiz olduğu iddia edilemez! Kararın bu yönüyle hatalı olduğu söylenmektedir!
Yerel mahkeme, somut olayın şartlarını hiç incelemeden, her durumda TMK m. 1023’ün uygulanma
imkânının olmadığını ve üçüncü kişileri kötü niyetli kabul ederek, TMK m. 3’te kabul edilen iyi niyet
karinesini adeta kötü niyet karinesine çevirmiştir denilmekte alıcılarca. Oysaki TMK m. 3’e göre “
Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır”. Ancak arsa
malikinin sözleşmeden döndüğünü bilen veya bilmesi gereken alıcı-üçüncü kişi, tapu sicilinin
düzeltilmesinden önce arsa payının mülkiyetinin adına tescilini sağlarsa, artık ondan iyi niyetli
olmadığından söz edile bilinir!
Yükleniciden arsa hissesi veya bağımsız bölüm satın alan iyi niyetli üçüncü kişinin TMK’nın 1023.
maddesine istinaden “tapuya güven ilkesi” gereğince iktisabın korunması gerekir.
Her arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden tapu intikali yapılan yükleniciden tamamen iyi
niyetli olarak arsa payı veya bağımsız bölüm irtifak tapusu satın alanın bu iktisabını geçersiz saymak
TMK’nın 1023. Maddesi karşısında açıkça Kanuna aykırı davranmak olacaktır. Ayrıca arsa sahibi iyi
niyetli ve risk almak istemiyorsa; tapu devrinin, sözleşme sebebiyle yapıldığını tapunun beyanlar
hanesine şerh vermek suretiyle üçüncü kişilerin iyi niyet iddialarını bertaraf edebilir. Tapu siciline
basit bir şerh vermekten kaçınan arsa sahibinin tamamen iyi niyetli üçüncü kişiler karşısında ve
onların zararına sebep olacak tek neden kendilerinin niyetleridir. Bu da bugünün ekonomik
koşullarında RANTIN büyüklüğüne ulaşmak için önceden palanların bugün devreye sokulmasıdır diyor
üçüncü şahıslar yani alıcılar! Bu durum menfaatler dengesine aykırı olduğu gibi, taşınmaz hukukunun
temel olan “tapuya güven ilkesine “ de açıkça aykırıdır!
Geriye dönüş fesih ve dönme söz konusu olsa bile, hukuk yolu açıktır ve sonuçlanmamış devam
etmektedir! İkinci inşaat yapma sözleşmesini hangi hukuki temele dayalı işlem olarak tapu sicil
kayıtlarına geçirmişleridir! Bu bir hatamı yoksa bilinerek yapılan bir yanlış mıdır? Hukuki dava devam
etmektedir. Aynı şey yerel belediye içinde geçerlidir. Yeni inşaat sözleşmesine yapı kullanma
ruhsatının verilebilmesi ne kadar iç tüzük olarak mümkündür!
Söylenecek tek şey var; daha geç olmadan kurumlara ve savcılığa alıcıların verdiği dilekçelerin adalet
ve kurumların iç tüzüğü gereği devreye sokulmasıdır! Üçüncü kişilerin mağduriyeti ve ileri sürdükleri
mağduriyetlerini ilgili hukuk yoluyla gerek davalar açtıklarının, ilgili ihbar niteliğinde ki dilekçelerin
savcılık, tapu, yerel belediyeye verdiklerini delil ve belgelere dayalı açık beyan gazetemizde kaynağa
dayalı haber niteliği olarak kabul olunmuş ve habere alınmıştır.
HABER: ERDAL DEMİR
Güncelleme Tarihi: 04 Kasım 2022, 08:05