Günümüzde birçok konuda durum tespiti üzerine yapılan açıklamaların ortak yanı genellikle genellemecilik veya indirgemecilik oluyor. Ancak bu yaklaşımın olayların daha iyi anlaşılması ve çözümü için çok fayda sağlamadığı görülüyor. Sebep sonuç, araç amaç bağlantısını esas alan yaklaşımlarla oluşturulacak bir yol haritası gerekli. Su yönetimi için bu ihtiyaç gün geçtikçe artıyor.
2025 yılı çok kurak geçti ve hala birçok il ve ilçemizin içme ve kullanma suyu barajları boşalmış durumda . Bazılarında da kısıtlı su programları uygulanıyor. Üç büyük kentimiz de dahil olmak üzere ülkemizin birçok kentinde su güvenliği riski var.Ayrıca sulama barajları ve sulama göletlerinde de yağmur bekler durumdayız. Ekim ve Kasım aylarında iç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki yağışlar normalin altında kaldı. Bu koşullar su yönetiminin risk analiz yaparak olası krizi önlemek için bir dizi tedbiri şimdiden planlamasını ve uygulamaya koymasını gerekli kılıyor. Bunun alternatifi ise sadece yağışlı günleri beklemek oluyor.
Ülkemizde su yönetiminin görevi de bu belirsizliği yönetebilecek kapasiteye sahip olması ve en etkin şekilde yönetmesidir. Bunun için Politika’dan uygulamaya uzanan bir sürecin işletilmesi gerekir.
Bir kamu politikası döngüsünün ve stratejik yönetim sürecinin en tutarlı, en yaygın ve en mantıklı hiyerarşik akışı Politika,Strateji,Program,Plan,Uygulama şeklindedir.
Çünkü önce genel yön, ilke ve amacınızı belirlersiniz. Daha sonra bu politikanızın nasıl gerçekleştirileceği konusundaki stratejinizi oluşturursunuz. Bu stratejinizin somut başlıkları ile bir program hazırlarsınız. Bu programın süre, kaynak ,fayda maliye planlamasını yaparsınız .Daha sonra da uygulamaya koyarak hedefinize ulaşmaya çalışırsınız.
Bu adımların başında öncelikle bir politika oluşturmak gelir. Su Politikası, su yönetimi için tercih edilen temel tespit ve uygulamalar olarak tanımlanır. Daha sonra diğer adımlar için çalışmalar başlar.
Su yönetiminde ekonomik verimlilik ,sosyal eşitlik ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında başarılı olabilmek için temel politik tercihlerinizin açıkça ortaya konması gerekir. Bu politikanızı strateji ,program, plan ve uygulama zinciri içinde yürütmeye çalışırsınız.
Bunun için yasal altyapınızın eksiksiz, kurumsal altyapınızın çok gelişmiş, paydaşların güçlü, sisteminizin işler olması gerekir.
Halen su yönetiminde çok başlı, çok parçalı ve koordinasyon eksikli içinde bir kurumsal yapı mevcuttur. Bu durum su yönetimindeki başarısızlığın ana sebeplerinden sayılabilir. Ayrıca sosyo-politik baskılar belirlenen su politikalarını planlamadan saptıran en güçlü etkilerden biridir.
Popülist politikalar su hizmetlerinin kamusal hizmet anlayışıyla sürdürülebilir yönetimini de engellemektedir.. Su yönetimindeki köklü kurumsal yapıların yenilenerek ihtiyaçlara uygun şekilde kapasitelerinin geliştirilmesi ve insan kaynaklarının yetiştirilmesi çok önemlidir. Bu sağlanmadığında sistem verimsizlik içine düşerek yıpranmaya ve tüm unsurlarını ve uğraş alanını yıpratmaya başlar.
Tüm bunların dışında su yönetimi artık sadece mühendislik disiplininin değil, birçok meslek alanının (ekonomi, ekoloji, uluslararası ilişkiler, klimatoloji ,meteoroloji vb.) ortak akıl üretmesi gereken bir alan olmuştur.Bunun için gerek su yönetiminde gerekse su kullanımında klasik yönetim ve düşünce anlayışının dışına çıkmamız gerekiyor.Ortak çalışma kültürü oluşturma yerine su hizmeti veren kurumlar arasındaki yetki çatışmaları ve kurumların egemenlik alanını koruma ve genişletme refleksleri de ilerlemeyi engellemektedir. Ayrıca kurumsal altyapı eksikliği nedeniyle su yönetiminde il ölçeğinde alınan kararlar var. Bu kararları havza ölçeğinde bütünleştirip entegre bir anlayışla uygulayamıyoruz.
Bugün diğer baskıların dışında su yönetiminde sadece iklim değişikliğinin yarattığı belirsizlikleri sürdürülebilir bir şekilde yönetebilmek için bile birçok yenilikçi yaklaşıma ihtiyaç vardır. Ulusal su planında sivil toplumun alınacak olan kararlara etkin bir şekilde katılımından söz edilmekte ancak uygulamada bu konuda hiçbir bir adım atılmamaktadır. Kısaca ekonomik,ekolojik ve sosyal olarak sürdürülebilir bir su yönetimi için radikal bir düşünce devrimi şarttır.Yaşadıklarımızın su krizinden daha çok bir politika krizi ile ilişkisi bulunmaktadır.

