Ne bir siyasetçiyim, ne bir parti üyesiyim ne de bir çıkar doğrultusunda satın alınmış bir gazeteciyim. Benim tek mücadele noktam bölücülüğe çanak tutan her eylemin, söylemin karşısında durmaktır parti ayırt etmeksizin. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayan bir Türk vatandaşı olarak da özüme dokunacak durumlarda müdahale etmek şahsım adına kutsal bir görevdir. Tepki göstermeye cesaret edemeyenler de aynı nakaratları ezbere okumaya devam eden korkaklardır.
Özümle ilgili yaptığım paylaşımlar, makaleler, yayınlar, söylemlerim vb… Mücadele verdiğim her şeyden bir kısım güruh; beni faşist, kafatasçı diye ilan ederek savaş açtılar. Yıldıramazlar sadece kamçılayabilirler orası ayrı. Gel gelelim bugünlerde gündemde yer alan gel git olaylarına. Ne oldu geldiniz mi dediğim noktaya. Birileri kansız leşi göğe çıkarıp umut umut diye önder yapar; birileri de bebek katilinin ayağına kadar gitmeyi reddedip onurlu bir tavır sergiler. Kimilerine bela okunur, kimilerine de alkış tutulur. Kısacası öyle olmaz; böyle olur. Siyasi tezgahlarınızı şehit gözyaşlarına karıştırırsanız, askerimize hakaret edenleri meclislerde ahkam kese kese konuşmalarına izin verirseniz, koşullu barış anlayışının önünü bu kadar açarsanız, toplumun hassas damarlarına dokunursanız kaş yaparken göz çıkarırsınız. Son yapılan hamlede CHP’yi ve Genel Başkanı çok takdir ettiğimi belirtirken, Alkışı hak eden ve tavizi yok eden tavrından dolayı da tebrik ediyorum.

