Korona Günleri'nde Akıl ve Mantık

        Amerikan filmlerindeki salgın ve virüs senaryolarının gerçek olduğu bir dönemdeyiz.
        Tüm dünyada salgın varken ve onlarca insan ölüyorken biz hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarımıza devam ettik.Daha bir hafta kadar önce çoluk çocuk,kadın erkek hep birlikte yan yana ellerimizde bayraklarla yürüyüşler yaptık.Oysa virüs 96 ülkeye çoktan yayılmıştı bile.Burnumuzun dibindeki Avrupa ülkeleri bu virüs belasıyla çırpınıyordu ve bizlerin gündeminde,hayatlarında ne virüs vardı ne salgın.Sonra gecenin bir saati sayın bakanımız "Türkiye'de de korona var"dedi,"bizde de bu hastalık olabilir" dedi.Gece vakti o saatte neden bu açıklamalar yapıldı,hiçbirimiz anlayamadık.Akabinde de genç nüfusun bağışıklık sistemi yaşlı nüfusa oranla daha güçlü olmasına rağmen,ilk iş olarak okulları kapattık.Bir arada toplu halde olmasınlar,virüs yayılmasın diye.Fakat binlerce okulun kapanmasıyla birlikte on binlerce öğrenci evlerine dönebilmek için otogarlara yığıldı.Otobüsler tıklım tıklım öğrenci doldu taştı.Seyahat firmalarının yazıhaneleri doldu taştı,kuyruklar oldu.Fethiye'deki fen lisesi öğrencisi oğluma "oğlum,otogarlardaki kalabalık birkaç güne azalır.O kalabalığa girme,bekle,orada kal"demek elimizden gelen tek çözüm oldu.
        Dünya aylardır bu salgınla boğuşurken bizler görmezlikten geldik,hiç yokmuş gibi ve bize hiç gelmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ettik.Yanı başımızda,burnumuzun ucunda İtalya'da ve diğer Avrupa ülkelerinde binlerce insan bu virüsten öldükçe,artık yok sayamayacağımız,üstünü örtemeyeceğimiz hale geldi.Hastalıkla ve virüsle ilgili bilinçli ve hazırlıklı değildik oysa.Gerek basınımızda, gerek sosyal medyada lüzumlu,lüzumsuz o kadar çok paylaşımlar yapıldı ki neyin doğru neyin gerçek olduğunu anlayamayacak ve düşünemeyecek hale geldik.Kriz merkezi ve yetkililerin çağrıları,uyarıları bu bilgi kirliliğinde kaybolup gitti.Tedbir amaçlı yapılan her test "şüpheli vaka"diye her seferinde büyük bir korku içinde abartılı bir şekilde duyuruldu."Bir şüpheli vaka daha"diye yapılan her haberle,aslında bu virüs var mı yok mu ona bakılıyorken, sanki hastalık her vakada kesin varmış gibi bir algı oluşturuldu.Başta Sağlık Bakanımız ve Aydın Büyükşehir Belediyesi 14 KURAL denilen, virüsün bulaşmasını önleyici, vatandaşlarımızca dikkat edilmesi gereken,bilgi ve uyarıları kamuoyuna yazılı olarak duyurdular.El hijyeni,birbirine temas etmeme,fazla yakın durmama gibi uyarıların yer aldığı bu 14 Kural'ın içinde,sadece "yurtdışından geldiyseniz,ilk 14 günü,evde izole geçirin" yazmasına rağmen sosyal medyadan sürekli "oturun oturduğunuz yerde,hemşireler,doktorlar senin için çalışıyorsa,sende onlar için bir zahmet evinde otur"gibi emrivaki akıl verenler,insanları mecbur tutanlar oldu.Korku ve panik içinde,yine sosyal medyadan ve internetten sürekli İtalya'daki ölümlere dair videolar, korona'ya dair binlerce paylaşımlar yapıldı.At izi it izine karıştı.Sanki dünyanın sonu gelmişçesine ve sanki kıtlık varmışcasına market reyonları boşaldı.Vatandaşlarımız korku içinde makarna,tuvalet kağıdı,un,çamaşır suyu aklınıza ne geliyorsa stoklamaya başladı.Çünkü ölümlerin en fazla olduğu ve karantinanın uzun sürdüğü Çin'de öyle yapmışlardı.Oysa bugüne kadar gündemimizde bile olmayan Çin'deki sürecin nedenleri vardı.Çoğumuzun bugüne kadar hatırlamadığı İtalya'daki sürecin de nedenleri vardı.Bu iki ülkede virüsten kaynaklı ölümler daha fazla olduğu için sadece hep bu ülkeden örnekler verildi.Bu süreçten bir nebze daha az etkilenen, daha az kayıplar veren ülkelere dönüp bakmak, onların aldığı tedbirleri, neden daha az etkilendiklerini düşünmek yerine,sanki salgın bir tek bu iki ülkede yaşanıyormuş havası yaratıldı.Korku ve paniği,toplum psikolojisi haline getirip akıl ve mantık yetimizi hep birlikte kaybetmeye başladık.Düşünme yetimiz yerine neredeyse korona'dan "en çok korkan,en duyarlı ve en bilinçlidir" (!) yarışına girdik.
      Halk sağlığı için dezenfektana, hijyene ve temizliğe, toplu yaşamın olduğu kamuya açık her yerde her zaman dikkat edilmeli aslında.Bence bizler "temizlik imandandır" diyen bir ümmet olmamıza rağmen yaşadığımız şehirlerde temizliği,hijyeni çoktan unutmuştuk.Korona vesilesiyle belediyelerimizin gerçekleştirdiği cafe,park,merdiven,asansör temizliği aslında hep olmasını beklediğimiz belediyecilik tabloları.Öte yandan Çin'in burnunun dibindeki Kore'de, bu salgının yayılmasını önlemek için elden ele dolaşan para trafiği yerine tüm tahsilat ve ödemelerin internet bankacılığından yapılmasını sağladılar.Bizde ise alışveriş, faturalar,ticaret,banka işlemleri aynen sürdü.Toplu ulaşım aynen sürdü.Fabrikalara,işyerlerine gidip gelmek aynen sürdü.Sadece sosyal medyadan "niye geziyorsunuz" diye yazanlar durumu ciddiye alanlar olarak sayıldılar.Sürecin yönetilmesini sorgulamak yerine,tek tek bireyleri sorgulamak daha kolaydı.Ne zaman ki avm'ler,cafe ve kahvehaneleri kapatma kararı çıkartıp insanlara bir arada bulunmamaları gerektiği mesajını verdik vatandaşlarımız bunu o zaman ciddiye aldılar.Basın ısrarla "bir şüpheli vaka daha"diye haberler yapmaya devam etti.İşinin başında,olması gerekeni yapan bakanımıza,sağlık çalışanlarına methiyeler dizildi.Hastanelerde çalışan personele teşekkürler yazıldı.Aslında herkes olması gerekeni yaparken,bizler alışılagelmişin dışındaki bu süreçte,akıl ve mantık silsilemizi iyice kaybedip normal olan her şeye reaksiyon göstermeye başladık. Salgın ve hastalık zamanı,olağanüstü süreçte tüm kurumlar elbette üzerlerine düşeni ve görevlerini yapmakla yükümlüler.Kurum ve kuruluşlar bunun için varlar.
       Öte yandan yönetimsel olarak aşama aşama alınan her resmî karara vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu uymalarına rağmen "niye geziyorsunuz,evinizde kalın"diye sosyal medyadan yazıp çizenler oldu.Bu vatandaşlarımız kendilerini yetkili tek karar mercii olarak görüyorlardı.Gerek sağlık bakanımız gerek diğer yetkili kişilerce alınan kamusal yasaklar bize gösteriyor ki RESMÎ olarak, şimdilik ben bu yazıyı yazdığım saatlerde de EVDEN  SOKAĞA ÇIKMAMAYA dair herhangi bir yasak gelmedi.Korku ve panik içinde "niye evden çıkıyorsunuz,evinde otur" diye yazanlar akıl sağlığını yitirmişçesine on binlerce insanın her gün işe gidip çalıştığını unutuverdiler.Fabrikalarda üretimin aynen devam ettiğini,toplu taşımacılığın aynen sürdüğünü unuttular. Sosyal medya hesaplarından korona şöyle öldürüyor,böyle öldürüyor diye yazmaya devam ettikçe,fırıncının ekmeği ürettiğini,toptancının hale meyve sebze taşıdığını,otomobil ve beyaz eşya fabrikalarında binlerce işçinin bir arada çalıştığını,havaalanlarından yüzlerce giriş çıkışın devam ettiğini unutuverdiler."Evinde otur,evinden çıkma"diye yazmayla kendi korku ve paniğini empoze edenler taksicilerin, minibüsçülerin,elektrikçilerin,tesisatçıların ve bilimum onca emekçinin evlerine ekmek parası götürmek için her sabah evlerinden işe çıktıklarını unuttular.Tur şirketleri gezilerini iptal etti, maçların seyircisiz oynanması kararı getirildi.Okullar avm'ler,cafeler kapandığı için insanlar evlerinde kalmaya başladıkça,bunlar sokakta gördükleri her insan için "evinde otur "diye yazmaya başladılar.Sürekli eleştiriden beslenenler böylesine kritik bir süreçte de insanlara karşı eleştiri dilini bırakmaktan hiç vazgeçmediler.Oysa daha ilk günden itibaren,tüm yetkililerin ve belediyelerimizin korona'yla sürdürülen,devam eden gündelik hayatlarımızda en dikkat çektikleri nokta hijyen ve dezenfektandı.Medyada ve sosyal medyada o kadar çok korona rüzgarı vardı ki cumhurbaşkanımızın çıkıp açıkladığı ekonomik tedbirler,akılcı çözümler bazı çevrelerin suratına bence bir tokat gibi indi.Beğenelim beğenmeyelim böyle bir süreçte yönetenlerin aldığı kararlar geleceğimiz demek.Ilgili,bilgili ve yetkili olmayan onca kişinin "ahhh vahhh" diye yakındığı,korona şöyle öldürüyor,böyle öldürüyor diye korku ve paniği toplum psikolojisi haline getirmeye hizmet ettiği bu süreçte cumhurbaşkanımız çıktı ekonomi dedi,üretim dedi,özel sektör dedi.Bu açıklamadan sonra baktım ki "niye geziyorsunuz,niye evden çıkıyorsunuz" "korona, korona" diyenler günlük yayın akışlarına,medyamız sıradan rutin haberlerine döndüler.Korona'nın ne boyutta tehlikeli olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.Şimdiden bir şey söylemek için çok erken ama korku ve paniğin  bizi çoktan kuşattığı kesin.Herkes fütursuzca akıl ve nasihat vermeye çalışırken,aşırı bilgi kirliliğine sebep olurken "önümüzdeki tablo umduğunuzdan daha iyi olacak" açıklaması bu korku rüzgarı içinde çok iyi geldi.Bu kaos ve panik ortamında aklı selim birinin de çıkıp  bunu demesine ihtiyacımız vardı.
        Bu arada da bir kolonyayı 130 tl.ye satanlar, bir de onlarca öğrencinin kaldığı üniversite yurtlarını beğenmeyip karantinada tutuldukları yurtlarda kalmak istemeyen umreciler vardı ki,onlar bu kritik sürecin, ülkece hep birlikte kenetlenip "biz"olmamız gereken bu sürecin unutulmaz ayıbı oldular.İnsanlığın sınavdan geçtiği bu günlerde insanlık hanelerine koca bir "0" aldılar.Korku ve panikle korona'yı aşamayız.
Akıl ve mantığımızı kaybetmeden tedbirli ve dikkatli olalım.Hijyenle kalın..

   
 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.