İSTANBUL'dan BİR ANEKDOT

Yazmayı seven biri olarak düzenli yazmaya başladığında insan, ister istemez okurlarımızı daha iyi memnun etmek gayesine düşüyor. Bu hafta acaba ne yazmalıyım diye düşünürken -var aklımda birkaç konu- önceliği, bu haftasonu İstanbul'da karşılaştığım bir anekdotu anlatmaya vermek istiyorum.
        Bilenler gidenler bilir. İstanbul'da Beylikdüzü güzergâhında Florya'dan hemen sonra Cennet Mahallesi gelir. Televizyonlardaki komedi dizisinde reyting uğruna adı Cennet Mahallesi yapılan mahalleyle alakası yok elbette.İstanbul'un bilinen,gelişmiş semtlerinden biridir.
          Metrobüsten indim.Yerin altına uzanan,sayamadığım çoklukta,onlarca basamaktan alt geçite girdim.Bütün gün İstanbul'un o kargaşasında ulaşımın özellikle yorucu olmasından dolayı artık ayağımdaki topuklularla birlikte yürüyecek halim kalmamıştı. Mola vermek için tesadüfen bir mekana girdim. Türlü türlü ev yemekleri sunulan İstanbul Yemek'miş burası. Artık insanlar son yıllarda yaygınlaşan fastfood furyasından,pide kebap kültüründen sıkılmaya başlamış gün içinde de ev ve anne yemekleri özler olmuştu. Aydın'da Egemizin yöresel yemekleriyle, enfes yemek kültürümüzle bizler şanslıyız. İstanbul'da güvenilir, temiz, lezzetli ev yemekleri bulmak da  şans.Cennet Camisi'nin hemen yanındaki bu mekanda dinlenirken eli yüzü pejmürde, yorgun ve bakımsız oldukları her halinden belli iki yaşlı amca gelip oturdular. Mekanda o saatte kimse yoktu ve tezgahtaki kadın yoğun telefon trafiğiyle gelen paket siparişleri yetiştirme telaşındaydı. Kapının hemen yanındaki en arka sandalyenin ucuna oturanı sanki otururken bile "rahatsızlık vermeyeyim" der gibiydi. Kirli sakallı ufak tefek olanı ise mahçup mahçup bekliyordu.Paketler kuryeyle gönderildi. Telefon hiç durmuyordu, yeni siparişler bitmiyordu bir türlü. Yorgunluğum biraz geçmiş olmalı ki duvardaki ASKIDA YEMEK afişlerini gördüm. Burası ihtiyacı olanlara ASKIDA YEMEK uygulamasıyla ücretsiz 4 çeşit yemek veriyordu.Kadın başıyla işaret etti. Ufak tefek olanı sevinerek tezgaha yanaştı. Kapaklı kaplara çorbası,pilavı,etli sulu yemeği ve tatlısı dahil 4 çeşit yemeği koyup verdi kadın. Akşamın o saatinde evinde yemek olmayan insanlar vardı.En arkada düşük,yorgun omuzlarıyla oturana "getir amca kaplarını"dedi kadın.Bu yaşlı adamcağız ise hep iki kişilik alırmış. Bol bol koydu kadın.Yüzlerini,kim olduklarını hiç bilmediğimiz insanlar,ihtiyaç sahibi garibanların karnını doyurmak için gönlünden ne geliyorsa,bu işyerine parasını bırakıyordu ve hiç tanımadığımız yaşlı,bakıma ihtiyacı olan insanlar bu ASKIDA YEMEK uygulaması sayesinde karnını doyuruyordu. Evinde bir tas sıcak çorbaya muhtaç insanlar vardı.
      Kavgalar,hırslar,egolar dünyasında yardımlaşmayı,hal hatır sormayı,el uzatmayı unuttu insanlar.Bundan birkaç yıl önce sosyal medyada gündeme geldi; İtalya'da bir kafede, ASKIDA KAHVE uygulamasıyla,fazladan bırakılan paralarla,alamayanlara,bedava kahve içme imkanı sağlanıyordu.İsteyen girip ücretsiz kahve içebiliyordu.Bazı fırınlarda da Askıda Ekmek uygulaması yapılıyor ama bunlar nasıl dağıtılıyor o da ayrı bir durum.Benim gördüğüm,bu lokantada veren,dağıtan neye hizmet ettiğinin farkındaydı; mesela yemeklerden birisi çitflik kebabıydı.Gelenler de hallerinden belli,ihtiyacı olan insanlardı.Bu bilinçle, sadece eşe dosta,tanıdıklarımıza,yakın çevremize değil,Aydın'da da ihtiyaç sahiplerine böyle bir gelenekle yardım edebiliriz.Yardımlaşma ve dayanışma kültürünü Aydın'da da yaygınlaştırabiliriz.
Günümüzün marka,en pahalı ve lüks tüketim iilişkileri içinde,durumu daha iyi olmayan insanları düşünme, yardım etme duygularını da yükseltebiliriz bu sayede.Kapitalist sistemin yarattığı bencil,sadece meta ve paraya dayalı menfaat ilişkisi kuran bireylerden olmamak da bir karşı koyuştur.Yardımlaşmak, hastaların,düşkünlerin,yaşlıların,ihtiyaç sahibi olanların halinden anlamak ve onlara yardım etmeye çalışmak bence bir erdemdir.İnsan olmaya has erdemlerimizi ve değerlerimizi yaşatalım. Sevgi ve saygıyla kalın..
 


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.