Nedir bu durumlar, dünyanın sözde dayısı ABD’deki ırkçılık vahşeti nedir? Görevi ülkesindeki her vatandaşı korumak ve güvenliğini sağlamak ile yükümlü olan polis memurunun zenci bir vatandaşı, görevi icabı yapılması gereken başka yaptırımlar mevcutken göz göre göre canice boğarak ölüme bilerek terk etmesi vebunu gurur içindeki bir vücut diliyle yansıtması aklın sınırlarının almadığı nokta oluyor maalesef.
Amerika Birleşik Devletlerindeki ilk vukuat değil tabi ki bu. Zencilere karşı ırkçı politikalarını acımasızca sürdürüyor insan haklarını yeri geldiğinde başka politikalar üzerinden bangır bangır savunan Amerika. Sizin içinizdeki faşist virüse çare bulamadınız mı? Yıllarca sizin gelişmenize büyük katkıları olan zenci vatandaşlarınıza zulüm yaparak mı karşılık veriyorsunuz. Irkçılık Amerika’nın içinden atamadığı bir hasettir. O ırkçılık yaptıkları zenci toplumda Obama da çıktı Michael Jackson da çıktı ve daha niceleri siyaset, müzik, spor dünyasının üst noktalarına imza attılar. Bunların başarıları ABD’ye yazılırken ABD hala ırkçılık denilen virüsü içinden söküp atamadı. Tıpkı şuna benzetiyorum. ABD dünyayı sömürmek hastalığından nasıl vazgeçmiyorsa içindeki sözde kendi vatandaşları olup arka planda siyahilere karşı duyduğu ırkçılık virüsü olgusundan da vazgeçmiyor. Ama ABD’nin unuttuğu bir şey var. Hangi gezegene kaç astronot kaç uzay gemisi gönderirse göndersin bu yaşattığı olay vebenzeri olayları asla dünya halklarının belleğinden silemeyecektir.
Ben ve benim gibi düşünen bir çok kişiyi son derece rahatsız eden bir durum daha var aslında. İnsanların ten rengine göre sıfatlandırılması ve sınırlandırılması. Ne kadar can acıtıcı ve ayrıştırıcı bir tavırdır. İnsanın siyahı beyazı mı olur, konuşurken ya da bu durumları savunurken bile “siyahi toplum“ sıfatını telaffuz etmek çok cahilce ve kabul edilebilirliği asla yok.
Son olarak birleştirici ve bütünleştirici cümlelerle bu haftaki makalemi sonlandırıyorum;
“İNSANLARI AYRIŞTIRMAYALIM”
“IRKÇILIK VİRÜSÜNÜ YOK EDELİM”
“ZULÜMLARA SON VERELİM”
