İLETİŞİM - I

Eskilerde iletişim neredeyse yok denecek kadar az bir kavramdı. Sukut altında o zamanlar. Boş konuşulmazdı. Hele çocukken hiç iletişim şansınız yoktu. Annemle birlikte günlere giderdik. Daha gitmeden annem tembih ederdi

  • Dizimin dibinden ayrılmak yok, sorulmadan konuşmayacaksın, sıkıldım gidelim demek yok, her ikram edilenden sadece bir tane alacaksın…

Böylece devam eder giderdi liste. Güne gidilir ben annemin dizinin dibinde, ikramlar başlar çikolatalı bir yiyecek gelir annem benim sehpanın üstündeki tabağıma bir adet alır, ikram eden kişi bir tane daha almam gerektiğini, çocukların bunlara bayıldığını söyler, benim gözüm zaten onlarda, annem

  • Yok! teyzesi o yemez.

Neden yemem canım? Yerim hem de bayıla bayıla yerim. Elimi çikolatalı pastalara uzatırım… Ve o zaman bacağımda büyük bir acı. Çimdik.

“Çimdik” diye bir şey vardı benim çocukluğumda. Belki yöresel olarak adı değişiyordur ama tadı hiç değişmez. Çimdik annenizin başparmağı ile işaret parmağı arasında etinizin kalması ile uygulanan bir çocuk terbiye yöntemiydi. Hoş eski altı lastik terlikler ve sineklik de bu konuda bir fenomendir ama çimdiğin yerini tutmazlar. Çimdiği yediniz mi? Elektrik çarpmışa benzersiniz vücudunuz titrer. Öyle acıtır yani.

            Okulda put gibi oturacaksın. Konuşmayacaksın. Konuşursan sadece sorulduğunda ve dersle ilgili olacak. Mümkün mü? Tabi ki hayır! Çocuksun yerinde duramazsın kıpır kıpırdır için. Muzurluk kanında akar. Ama her gününü sınıfa karşı çöp kutusunun üstünde veya tek ayak üzerinde tahtanın önünde geçiren arkadaşlarımızı hala anımsıyorum.

            Eve geldiğinde ders çalışmak ödevlerini yapmak zorundasın. Bir ödev verirlerdi ki eskiden, okula gitmeyip sadece ödevlerini yapsan zaten alim olursun, yetiştirmen ne mümkün yatana kadar debelenir. Derken baba gelir işten hep yorgundur. O devrin babaları da başka konu aslında. Çocuk sevmenin günahtan sayıldığı yıllar o zamanlar. Çocuğa ilgi ne kelime, şımarık olur sonra. Babamın beni bir kere öptüğünü bilmem. Yıllar sonra çocuğum oldu babama gittik. Babamın bizi gördüğü bile yok torununu öpmek için saldırıyor. Araya girdim ve dedim ki,

  • Baba önce beni öp, hayatında bir kere önce beni öp sonra benim oğlumu öp.

Şaka zannetti beni eliyle kenara itti ve torununu öptü. Halbuki çok ciddi ve gönülden söylemiştim…

Neyse dönelim konumuza baba eve gelir yorgundur ve acıkmıştır. Annemin hazırladığı sofraya oturulur ve yemek yenir. Yenir ama sofrada konuşmak yok. Babam kendi babasından öyle görmüş öyle de olsun istiyor. Yemekte sadece kaşık çatal sesi olacak. Bir de annemle babam aralarında az da olsa bir şeyleri konuşacaklar. Ben ve kardeşim sadece susacağız. Yemeğimizi bitireceğiz. Tabi ki bunun olamadığı zamanlar oldu. Ya konuştuk ya yemeğimizi bitiremedik. Ama konuşmak en kötüsüydü daha yemeğin başında konuşursan baba sana sofradan kalkma talimatını verirdi. Doğru odana gideceksin ve orada ağlayacaksın. Nedenini anlayamadığın bir uygulama için ağlayacaksın. Karnın aç kalacak. İlerleyen saatlerde annen sana babandan gizli ekmek arası bir şeyler getirecek yatağın içinde karanlıkta yiyeceksin.

Bu uygulama eve misafir geldiğinde de aynı oluyordu. Misafir önüne çıkmak yok. Ancak misafirin senin yaşında bir çocuğu varsa sana haber gelir sen de gelir o çocuğu alır ve içeride oynarsın bu kadar. Çoğu zaman eve gelenlerin kim olduğunu bile bilmezdik.

Evde konuşma, okulda konuşma, camide konuşma, büyüklerinin yanında konuşma, misafirin yanında konuşma, otobüste dolmuşta konuşma. Onun için çok konuşan bir toplum olduk… Acısını çıkarıyoruz.

Adam işe gelmeyen ve sebep göstermeyen iş arkadaşının evini ilk kez aramış, telefona çocuğu çıkmış. Çocuk çok kısık sesle:

  • Alo…
    - Babanla görüşebilir miyim?
    - Hayır. Meşgul.
    - Annenle,
    - O da meşgul polisin yanında duruyor
    - Ne Polis mi? Polis memuru ile görüşebilir miyim?
    - İtfayeci ile görüşüyor…

Telefona çok yakında olduğu izleniminde helikopter sesi geliyor
- Bu da ne sesi?
- Helikopter, özel tim de geldi
- Ne arıyorlar çocuğum bunların hepsi sizin evde?
-Beniii

Mahalleye yeni taşınmışsınız. Evde yiyecek pek bir şey de yok. Bir şeyler almak ve mahallenizi tanımak adına dışarı çıkıyorsunuz. Mesela markete gidiyorsunuz ve et reyonuna yaklaşıyorsunuz. Doğal olarak etin en iyi yerinden almak istiyorsunuz. Ama şöyle düşünün et reyonu görevlisi sizi ilk kez görüyor. Belki de geçici bir müşterisiniz size etin iyi yerini neden versin? Etin yağlı kısımlarını da birilerine satmakla da görevliyken, daimi müşterileri varken size etin iyi yerini neden versin? Şimdi buradaki asıl soru şu, et reyonundaki adama ne demelisiniz de size ilgi göstersin. İlgi göstermek onun görevi filan demeyin öyle olmadığını yaşamışlıklarımızla biliyoruz. Evet sizdeyiz efendim… Et reyonundasınız, reyon görevlisi size döndü… Siz…

  • Merhaba, nasılsınız? Dediniz…

Çoğunlukla seminerlerimde ilk söylenen bu oluyor.

  • Merhaba ben mahallenize yeni taşındım…

Bu da ikinci çoğunlukla söylenen… Başka…

  • Merhaba ben mahalleye yeni taşındım marketinizi de çok beğendim bundan sonra hep buradan alış veriş yapacağım…

Peki! Bunlar normal olarak reyon görevlisinin de güler yüzle cevaplayacağı sorular ama marketi çok beğenmeniz de mahalleye yeni taşınmanız da onu çok ilgilendiren şeyler değil. Çünkü büyük çoğunlukla o mahalleye bile sabah servisle dünya yol yaparak uzak bir mahalleden geliyordur.

Peki! Ne demeli veya ne yapmalısınız? Bu sorunun çeşitli cevaplar olabilir ve bu çeşitli cevaplar size çeşitli kapılar açabilir, biz gelin en basit yöntemden başlayalım.

  • Bu gün yüzünüzü sararmış gördüm, hayırdır bir hastalanma durumunuz mu var?

Evet! Reyon görevlisini şaşırttınız. Çünkü onun direk olarak ilgileneceği bir şey söylediniz ve onu şaşırttınız. Hatta şaşırtmakla da kalmadınız onu düşünmeye sevk ettiniz. Reyonda bulunan bir küçük yansıtıcı cam veya aynaya bakmasına sebep oldunuz. Pek bir fark göremedi ama sizin onunla ilgilenmeniz hoşuna gitti. Gitmekle de kalmadı ve sizi daha evvel hatırlamamaktan dolayı da kendince biraz utandı.

  • Ben çok bir fark göremedim ama sağ olun ilgilendiğiniz için. Size nasıl yardımcı olabilirim?

Etin güzel yerini almaya hak kazandınız.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.