Hayatı Hak Etmek

Emek vermeden edinilen hiçbir şeyin beni mutlu etmediğini, edemeyeceğini anlayalı çok ama çok yıllar oldu.

İşime emek verdim mesela. Helalinden istedim kazancımı. Bu benim kârım.  Didim’de bir ara sokakta emlakçıyım deyip asla küçümsemedim  kendimi.

Kimseye yalan söylemedim. Hele başkasına zarar verecek yalanları asla. Arkadaşlıklarıma, dostluklarıma emek verdim elimden geldiğince. Ne mutlu diyebiliyorum gönül rahatlığıyla.

Çıkarından başka bir şey gözetmeyenleri, çıkarı için her türlü kılıfa girenleri gördükçe tiksindim ve  yolumu ayırdım onlardan. Didim’de bu dediklerimden o kadar çok ki…   Onlara benzememeye çalıştım. Yeri geldi dilime küfür beğendiremez oldum onlar için. Onlara ettiğim küfürler analarının ak sütü gibi helal olsun.

Bir süreden beri görmüyorum da yüzlerini. Görsem bile midem kabarmasın diye yüzümü çeviriyorum. Öyle ya daha ne yapayım! Bari onlara da bir iyiliğim dokunsun böylece.

Nasıl insanlar mı onlar: Kısım kısım! Bir kısmı Alevi. Aleviliği paraya çevirmeye çalışan, tutum ve davranışlarıyla Aleviliği küçük düşüren; yalancı,  dalavereci kişiler… Onlara benzemediğim için Tanrı’ya şükür borcum var.

Bir kısmı da sözüm ona büyük CHP’li, devrimci, demokrat kişiler…Çevirdikleri oyunları fark ettikçe Don Kişot’un yel değirmenlerinin üstüne gitmesi gibi gittim üstlerine… Meğer ne çoklarmış. Yağmacı, fırsatçı ve fesat…Üzücü olan azalacağına her gün biraz daha  artıyor sayıları.

Bunların bir kısmı da hem Aleviliği, hem solculuğu kendine kalkan eden zevat. Solculuk, Alevilik, CHP’lilik ayaklarıyla hırsızlık yapan, kadın kız satan, her türlü ahlaksızlığın içinde iş yürüten, mafyatik ilişkilerin içerisinde insanlıktan çıkmış kişiler. Didim’de soyları almış yürümüş onların da.

Kendime, işime, ilişkilerime zarar vermek pahasına karşı çıktım her birine. Adımın kötüye çıkması pahasına göze aldım, almalıydım da onlara karşı mücadele vermeyi.

“Böyle kirli ilişkiler dinci, ırkçı milliyetçi yobaz çevrelerin içinde, onların arasında daha çok var” demekle kimse kendini temize çıkaramaz. Çıkarmasın da. Evet vardır, onların arasında daha çok vardır…  Ama ben buna sığınmayı doğru bulmam…Ahlaki ve insani de  bulmam.

Ben kapımın önünü temizlemekten sorumluyum öncelikle. 

En azından şu geçirdiğimiz seçimlerde devletin her türlü olanağını, parasını pulunu, tüyü bitmemiş yetim hakkını seçimi kazanmak için har vurup harman savuran;  valilikleri, kaymakamlıkları birer parti örgütü haline getiren; polise, jandarmaya parti bildirisi dağıttıran; böylelikle rüşvetçiliklerini, haksız ihalelerini, yolsuzluklarını, soygunlarını, mafya ve uyuşturucularla girilen ilişkilerini unutturmaya çalışan, ahlaki ve insani olmayan yalana iftiraya dayalı kara propagandayla ve çeşitli hilelerle seçim kazanan iktidarı sorgulamak benim kadar ona oy veren insanların da  işi. Cumhuriyetin, demokrasinin, hak, hukuk ve adaletin aldığı yara benim kadar onların da zararına çünkü.

Bu konu bu yazının konusu olmadığı için üzerinde durmaya gerek yok.

Ben Didim’de veya bu ülkede hayatı hak etmekten söz ediyorum. Herkes bulunduğu yerde hayatını kendi meşrebine göre yaşar. Ben de öyle yaşıyorum. Çürümüş ve kokuşmuş ilişkilerin içinde olmaktan kaçınıyorum. Ne kadar ayıpsız yaşarsam  o kadar iyi. Kimsenin adamı olmaya ise hiç niyetim yok. Benim asaletimse benimle başlıyor. Gerisi umurumda değil. 

Bir insan yaşadığı yerde; insan kirlenmesine, ahlaki çöküntüye, insanların zarara uğratılmasına, doğanın kirlenmesine ses çıkarmıyorsa, tavırsız kalıyorsa onu insandan saymıyorum. Ülkenin aydınlık geleceğine emek vermeyenleri ayıplı sayıyorum. Bu meseleyi bir insanlıktan düşme meselesi olarak görüyorum. Bu da benim huysuzluğum ne yapayım.

Didim’de bu yüzden bazı kişi ve çevreler  benim  tutumumdan rahatsız.  Beni itibarsızlaştırma konusunda kendi aralarında ittifak içinde olduklarını bile görüyorum onların. Haksız da sayılmazlar çünkü ayıplarını, kirli yüzlerini saklamaya çalışıyorlar.  Kendilerine saygın, uyumlu, uslu süsü verip ancak böyle dolaşabilirler Didim sokaklarında. Ama çok da tedirginler ilişkilerine çomak sokacağım akıllarına geldikçe. Onların gayri ahlaki tutumlarıyla  siyaset içinde bir yer bulma çabalarını, bir yere gelme hamlelerini, kendi arlarında kirli mi kirli ilişkiler çevirmelerini gördükçe hem onlara acıyorum hem de kıs kıs gülüyorum hallerine. İçlerinden bana hayran olduklarını  bile düşünüyorum. Bunu açıktan yapamazlar tabi. Üstelik beni itibarsızlaştırmaya çalışarak kirli kanlarına oksijen pompalayacaklarına da inanıyorlar. Boşa bir çaba. 

Yazarının kim olduğunu hatırlamadığım bir kitap var, adı: Dinle Küçük adam! O kitaptan onların her birine birer tane satın alıp okutmak isterim… Ama okuma, düşünme, sorgulama huyları da yok bu zavallıların…  Kendileriyle yüzleşmeye zaten girmezler. Paraya kıyıp onca insancığa birer kitap hediye etmeye kalkmak da benim açımdan boş bir çaba.

İnsan olmak, insan kalmak bedel ister dostlarım. Ben de bunun gereğini yapıyorum. Önemli olan onlara pabuç bırakmadan yaşamak. Hayatı hak etmek de budur bence. Adil, demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye mücadelesi içinde olmak, Didim’de böyle biri olarak yaşamak ve  bizim tarafta olmak bana yetiyor.

Hadi şimdiden  iyi bayramlarınız olsun!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.