“Ormansız yurt Vatan değildir” Dünya lideri ve başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük sözü bu! O günün şartlarına her alanda genç Cumhuriyeti dünya muasır medeniyetine hazırlayacak temelleri atan, aklın ve mantığın ilimle buluştuğu yerde dünyayı kendine hayran bırakan ve hala izleri dünyanın birçok ülkesinde bulunan ve onun kredisi üzerinden Türkiye Cumhuriyeti kredi görürken, bıraktığı varlıkları koruyamamanın üzüntüsüyle, yanan ormanlarımızı ve doğal  afetler karşısında eksikliğimizi , hala hazırlıksız yakalanışımızı, gelecek okuyamamanın zayıflığını şaşkınlıkla çaresizlikle izliyoruz!

Doğal afetleri yıllardır yaşarız ders almayız! THK denilen öz varlığımızı bugünün şartlarına hazırlayıp bizlerin dünya devletlerinin yardımına koşacağımıza, komsu devletin yardımını gurur yapıp kabul edememenin nasıl bir psikolojik durum olduğunun hesabını bile yapamıyoruz! Koca bir KÜLLİYE, birçok devletin sahip olduğu en güzel yerlerinde küçük saraylar, bir yerine onlara yakın uçaklar bizim büyük devlet oluşumuza örnek oluşturuyor iddialarının yerinde olması için, dışarıdan ya da içeriden gelecek olaylara ve doğal afetlere her an her şekilde kurumlarımız ve milletimiz ile birlikte olmanın gururunu yaşamakta bu ülkenin büyüklüğünün ve gücünün kendisi olacaktır!

Her yıl birçok yangın, Bingöl, Varto, İstanbul, Elâzığ, İzmir daha birçok depremler gördük ve göreceğiz; bunun adına doğal afetler diyoruz, bu sorunlara devlet mutlak hakimdir anlayışını ve kanununu bir tarafa bırakıp, böyle içimizi yakan yangınların sorumluluklarını illere bağlamak, sorumluluktan kurtulmaya yeterli olmayacaktır!

İklim değişikliği ve küresel değişimlere rağmen ihmallerle ülkeyi bugünlere taşıyanlara ne demeli!

50 ilde yangın ölümle 9 vatandaşımızı kaybetmişiz ve 600 km yani Yalova kadar bir yeri kaybetmişiz! Halkıyla birlikte doğal afetlere; yangın gelmeden tatbikatı yapmayan hükümet, bugün halkının yardımını ret ederek eksik bıraktıklarıyla ve bu ihmal le sınıfta kalmıştır.

Tarım ve orman bakanı bir uçaklı envanterle yangına girdiklerini ifade ederek durumu gayet net açıklamakla kalmamış, yangına karşı savaşan Türkiye Rusya ile üç uçak ile sözleşme yapmasına rağmen sonradan iki uçak takviye almış oda arıza ile hangara çekilmiştir!  

Afet sırasında halk ne yapacağını bilmiyor olmasına karşın vatanı seven kahramanlar gibi kimileri sırtında yangın alanına su taşıyor, kimisi tazyikli yangın su hortumlarını hedefe taşıyor, kimileri yaşlıları sırtında taşıyor, kimileri yangından canlı hayvanları dövünerek kurtarıyor; düşünün ki bu vatan sevdalıları, doğa ve hayvan sevdalıları, yüreklerinde insan sevgisini yaşatan bu millet, bu tür doğal afetlere hazırlanmış olsa neler kurtarılmazdı!

“Afad” her vatandaşa bir deprem çantası dağıtması gerekmiyor mu? Hazırlık, afet öncesi. Hazırlık afet öncesi afet sonrası iyileştirme safhası olmalı. Ekip ve ekipman hazır olmayınca müdahale anında her şey karışıyor ve bugün yaşanması. Köylülük sistemi, tatbikatla, halk ile birlik safhaları olmayınca her şey biri birine karışıyor. 40 bin insan tahliye yapılırken kim nasıl davranacak bilinemiyor iste bu durumlarda vatandaş ne yapacağını bilmez duruma düşünce kendini bilmez birkaç vatandaş yolu kesip kimlik sorup olmaz bir tabloyu yasata biliyor. Yani insanlarımız için, geriye bıraktığımız her yanan şey için yaşanacak sorun akıl sağlığımızı bozmaya kadar gider. İste arkasında bıraktığı psikolojik enkazın nelere mal olacağını uzun yıllar göreceğiz.

Nükleer santrallerin ne denli tehlikeli sonuçlar yaşattığını biliyoruz. Yangınların nelere mal olacağına bakıldığında bile kimsenin nükleer santral yapılmasın dediğini görmüyoruz. Ama her iki santral kömür yakan santraller, kurulduğu yer doğa açığından yanlış olduğu için o bölgenin zeminine ve doğasına yer olarak müsait olmadığı görülmektedir. Bu yangınlar Türkiye’nin önemli yerleri ve önemli hasarlar bırakarak yanmaya devam ediyor. Turizm, ekonomi, sosyal yaşam, psikolojik yapı, doğanın mevcut güzellikleri ve kaybolan yıllar! İşte bu tüm saydıklarımız insan üzerinde gelecekte psikolojik yapılanma ile büyük çöküş ve farklı insan profillerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır!

Yangında yine bir teyze bağırıyordu; burası yanıyor, yangın termik santrale geliyor ya patlarsa halimiz ne olacak diye feryat ederken yangın da imdat diyenlere soruşturma açılmasını nasıl karşılaya biliriz.

Bu santrallerde yangın öncesi yangını haberdar eden sistemler yerleştirilmiş ve yeterli eğitimler yapılmış mı biliniyor mu?

Avrupa’da kömür üretimi sıfıra doğru yaklaşırken çünkü kömür insan sağlığına tehlike arz ediyor bunun yerine daha teknolojik çağa uygun yeşil yani yenile bilinir enerji ile kullanım sağlanmalı.

Depremler kapıda Datça da sürekli depremler oluyor. Yani çoklu afetlere hazır olmak lazım

Depremler salgını ve yangınları tetkikler. Türkiye deprem bölgesi. Her gün onlarca deprem oluyor. İzmir de İstanbul da deprem olacak bunun karşısında ne kadar risk eksilttiğimize bakıyor muyuz?

Toplu afetler yavaş yavaş artıyor. İklim değişikliği ve insan kalabalıkları attıkça daha fazla etkilenir. Su zenginin olan Türkiye bugün 11 ilimiz aşırı kuraklık bar. 600 kilometre orman gitti bu suyun kesilmesine neden olmuştur. Şimdi sorumlulara şöyle demek gerekiyor; bu kaybettiklerimizin sorumluluğu kimindir, tabii ki devlettir. Bunu illere yüklemenin gerçekçi ve sorun çözücü olmadığı, orman kanuna göre devlet ve bakanlığı sorumludur. Bu afetlerin kontrolünün kendisine devlet hakimdir