KASIRGANIN ÖNÜNDEKİ TÜRKİYE KADIN ANADIR KADIN “ANEGENDİR” KADIN KUTSALDIR ANADOLUNUN ÖZÜDÜR

banner35

Bilgi ve özgürlük havuzu olan medya, tüm antidemokratik baskı ve yandaşlığa rağmen, yürekli ve cesaretli, yurt sever kişiliğin öncülüğü olmaya devam eden medya, bu ülkenin karanlıklara gömülmesine, kadınlarımızın Anadolu kültüründe “ANAGEN” olan yapısına, kutsal olan yönüne dokundurmamak için elinden gelen her doğruyu yazmaya çizmeye devam edecektir, her şeye rağmen, her baskı ve korku politikalarına rağmen!

KASIRGANIN ÖNÜNDEKİ TÜRKİYE  KADIN ANADIR KADIN “ANEGENDİR” KADIN KUTSALDIR ANADOLUNUN ÖZÜDÜR

 Bilgi ve özgürlük havuzu olan medya, tüm antidemokratik baskı ve yandaşlığa rağmen, yürekli ve cesaretli, yurt sever  kişiliğin öncülüğü olmaya devam eden medya, bu ülkenin karanlıklara gömülmesine, kadınlarımızın Anadolu kültüründe “ANAGEN” olan yapısına, kutsal olan yönüne dokundurmamak için elinden gelen her doğruyu yazmaya çizmeye devam edecektir, her şeye rağmen, her baskı ve korku politikalarına rağmen!

Doğayı sevmek, her canlıyı sevmek gibidir inanmak. İnanmak tüm insan için var olan güzelliklere ve doğaya sahip çıkmaktır Anadolu insanı için. Direnmek, inandığı her doğruya indirilen yanlışa karşı durmaktır, yanlışa doğrudur demeyi içine sindirememektir!

Bir ağaca sımsıkı tutunmamızla başlamıştı her şey, bir kepçenin sökmeye çalıştığı bir ağaca… Ellerimiz tanımadığımız milyonlarca elle tutuştu, birbirimize tutunarak büyüdük!

Kelimelerin ilk gecesini yaşar gibiydik hep birlikte… Yan yana gelmenin sevincini, kalabalıkların gücünü, yaratıcılığın heyecanını, dayanışmanın güzelliğini, sahip çıkmanın onurunu, birlikte olmanın güvenini keşfettik beraberce!

Türkiye; kendini sorgulamakta cesaretli mi?

- Açılımları halkların kardeşliği, inançların özgürlüğü adına,ileri demokrasi adına, eylemlerini ve reflekslerini sırtlana biliyor mu?

- Sanata ve sanatçısına yol aça biliyor mu? Türkiye özgürlükleri, hukuku, düşüncelerin ifadesini tahsis edip, eğitimde inanca dayalı sistemi ret edebiliyor mu?

- Çocukların, kadınların  geleceğini, kadınların Anadolu kültüründe “ANAGEN” ve kutsalımızda olduğunu ret edenlere karşı durabiliyor mu, yaşayanların sosyal güvencesini, emeklilerin, yaşlıların huzur ve sıhhatini düşüne biliyor mu?

- Sınır komşuları ile dayanışma, güvenirlilik sağlaya biliyor ve dünya medeniyetinin standartlarına ayak uydura biliyor mu?

- İnsanının içeride güveni ve huzurunu, dışarıda ulusal güvenirliliğini barış içinde, huzur içinde sağlayıp, güvenlik güçleri ile halkının barışık ortamını yarata biliyor mu?

- Sendikalarının, işçilerin sosyal güvencesini sağlayacak örgütsel gücü olmasını sindirip, neoliberalist sistem çarkının dişlisi taşeronluk sistemini ret edebiliyor mu?

-Ülkenin geleceğinin teminatı olan öğrencilerinin; fikir fırtınası olmasına, düşünce özgürlüklerinin ve konuşma özgürlüklerinin, ileri demokrasi söylemlerinin gereği yerine getirilmesine olanak sağlanıyor mu?

-Emek sermaye ilişkisinde, liberaliz sistemin gereklerini uygularken hatta sömürü düzenini rüşvet ve talan düzeyine kadar taşırken, işçi haklarının ve emeğin, emeklinin içinde bulunduğu sefilliğe,unutulmuşluğa, yok sayılmış lığına  karşı savunulmasına olanak tanınıyor mu?

-Taşeronluk yeni dünya düzeninde, neoliberalist yapılanmanın öncülüğünü yaparken, Türkiye'de bu yapılanmaya karşı işçi direnişlerine meydan açılıyor mu?..

-Eylem ve gösteri özgürlüğü, demokratik haklardan görülüp, Tomalardan, gaz bombalarından, plastik mermilerden, sıcak mermilerden ve polis baskı ve zulmünden arındırılıyor mu? Daha fazlasını yada mislisini yazıp sizleri demoralize etmek biz medyatik portala la zul, mevcut düze zevk veriyor olacak kuşkusuz.

-Kavramları ve kurumları demokrasinin gereği, kendi içlerinde ve bünyelerinde özgür ve demokrasinin denetimli demokrasi anlayışı ile işlemesine müsaade ediliyor mu?..

-Seçilmişlerin demokraside geçerliliği anlayışı; yerel yönetimler de çifte standart yaratmadan, toplumun ayrıştırılması ve ötekileştirilmesi yaratılmadan, benim halkım ,benim memleketim, devletim, eşitlilik ilkesi anlayışı demokrasi gereği uygulanıyo

Açılımlar; Türkiye'de yaşayan farklı inanç topluluklarının ve azınlıkların birlikte özgür ve evrensel haklara haiz yaşamayı gerektirdiğinden yola çıkılarak başlatılmıştı. Bugünl tüm açılımın tarafları bu kandırmaca dan ve oyalamaca dan rahatsızlar. Halkımızda öyle. Halkımız bu farklılıkların ortadan kaldırılması için, Türkiye'nin kendisini sorgulamasını bekliyor.

Sosyal devlet olmanın temel ilkeleridir sendikacılık ve örgütçü lük. Üniversiteler ve onun öğrencileri yaşadıkları ülkenin düşünen ve üreten bilgi mutfağıdır. Kendisini sorgulamaktan uzak olan bu sistem , düşüneni ya öldürüyor yada hapislerde, silivri kamplarında topluyor. İşine de gelmeyince ben yapmadım, paralel devlet yaptı diyerek, günah keçisi üzerinden aklanıp paklanıyor. Bu yandaşların sömürüsünü, talancılığını ve rüşvetçiliğini örtülemekten başka bir şeye yaramayan mağduriyet politikası, Ülkemizi algı politikalarının diz boyu olduğu, kamuyu yönlendirmenin ve talan etmenin içselleştiği bir hal almış duruma düşürdü..

Emek ve sermaye çelişkisi, emeğin savunulmasını ve karşılığının alınmasının sebebidir. Buda demokratik ülkelerde örgütsel sınıf anlayışı ile elde edilir. Ülkemin örgütsel sınıfını ve onun direnen gücünü yok eden neoliberalizmin demir kolu olan taşeronluk, sermaye sınıfının ekmeğine bal ve kaymak süre süre hızla yaygınlaşmaya, önüne geçen bir hal almışsa, yarınların işçi sınıfı ve çalışan emekçileri köle olmaktan kurtulamayacaklardır..

Eylem ve gösteri özgürlüğü ülkemizin sistemi sayesinde, ölüm kusan, kin ve nefret söylemlerinin tırmandırılarak, toplumu ötekileştiren ve ayrıştıran alanları ve meydanları durumuna getirmiş, bayram ve sevgi seli havasında hak arama, anma ve yaşatma duygusunu yok etmiştir..

Seçilerek iktidar olma hakkı, milletin iradesinin beyanıdır. Bu hakkı kendinden olmayanlara kullandırmamak için her türlü antidemokratik baskı ve uygulamalarıyla yıldırmak isteyen bugünün hükumeti ''bizden değilsen faydalanamazsın'' söylemlerini algı politikaları ile halkın birliğini ve dirliğini ayrıştıracak duruma getirmiş, demokratik haklarını kullanarak sonuca ulaşan siyasi parti ve onun yerel yönetimlerini, kendinden olmadığı gerekçesiyle devletin imkanlarından mahrum ederek tecrit etme yollarını meşru kılmıştır..

Türkiye demokrasinin dışına çekilmeye çalışılırken, getirilmek istenen sistemin kurbanı olmaya, bölüne, bölüne küçülmeye başlamıştır. Bu amaçlı ve kasıtlı davranan yönetimin; getirmek istediği düzenin kendisidir. Bu kasırgadır. Önünde Türkiye vardır. Bunun içindir gezi olayları, bunun içindir ODTÜ direnişi, bunun içindir somada'ki protestolar ve halkın geniş kitlelere yayılarak gösterdiği direniş. Bu direnişi engellemek için, gezi direnişinin yıl dönümünde hükumetin uyguladığı tavır, tam da bir iç işgalcilerinin yapabileceği faşizan orantısız güç kullanılmasıdır.

Tüm Avrupa ve dünya Devletleri, Türkiye'nin kasırganın önünde ki direnişi izliyor ve destekliyor  iken ,bu Türkiye'nin değil, sistemin utancı ve teokratik yapının korkusudur.

Haber:Erdal Demir

Güncelleme Tarihi: 05 Haziran 2022, 16:51

Selva Demirci

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER