EĞİTİMDE ÖZELLEŞTİRME SONA ERMELİDİR!

Gectigimiz hafta yitirdiğimiz ve hocaların hocası diye de anılan Prof. Mümtaz Soysal’la ilgili siyaseten birçok şey tartışılabilir ama onun tartışılamayacak ve onu saygıyla anmamızı gerektiren bir çok önemli özelliği de var: 1961 Anayasası’nın yazılmasına katkısı, 1962’de Sosyalist Kültür Derneği kuruculuğu, 1971’de okuttuğu Anayasa’ya Giriş kitabından dolayı komünizm propagandası yapıyor diye ceza alması, Sevgi Soysal’la cezaevinde evlenmesi, evi bombalandığında meydan okuması, Uluslar arası Af örgütü yöneticiliği yapması gibi…
Ancak Mümtaz Hoca’ya saygı duymamızı gerektiren en önemli yanlardan biri de tereddütsüz özelleştirmeye karşı olan tavrıdır. Mümtaz Soysal uzun bir süre özellikle Türk Telekom’un özelleştirmesine karşı mücadele etti, Telekom özelleştirilmesin diye adeta direndi, ancak gücü yetmedi. Telekom’un yok pahasına satışı ve ortaya çıkan sonuç göz önünde bulundurulduğunda hocanın ne kadar haklı olduğunu söylemeye bile gerek yok…
1980 sonrası her alanda hızlanan özelleştirme dalgası, 2002’de başlayan AKP dönemi ile birlikte zirve yaptı. Kamuya ait yüzlerce özelleştirme yapıldı, en son Şeker fabrikaları ve Tank Palet fabrikası örneğinde olduğu gibi devam ediyor…
 
Türkiye’de özelleştirilmenin bir diğer alanı da eğitim oldu. Eğitimde okullar satılmadı belki ama kamunun denetiminde ve eşit koşullar içinde yapılması gereken eğitim özelleştirilerek, kağıt üzerinde de olsa Anayasal anlamda eğitim eşitliği ilkesi, parası olandan, zenginden yana bozuldu…
Eğitime piyasa merkezli işletmeci anlayış hakim oldu. Teşvik özel okulları güçlendirirken, kamusal alanı daraltı. Kamusal kaynaklar, eğitimin ticarileştirilmesi için özel sermayeye aktarılırken kamusal eğitimin niteliği düşürüldü. Eğitimde Türkiye’nin her dönem yüzakı olan İstanbul Erkek, Atatürk, Kabataş, Pertevniyal, Haydarpaşa lisesi gibi liselerde hızla etkilerini kaybettiler….
Eğitimin niteliğinin düşmesinde, iktidarın tercihi bilimsel ve laik eğitimden hızla dinci ağırlıklı bir eğitime yönelmesinde ve beraberinde birçok okulun İmam Hatiplere dönüşmesinin ciddi rolü oldu.
Bugün eğitim alanındaki uluslar arası değerlendirmelerde, hem OECD, hem de PİSA kriterlerinde gerilerde yer almamız tesadüf değildir. Doğrudan eğitim kalitesiyle ilgilidir.
Özelleştirme piyasaya yönelik olduğu için, geçmişten bu yana varlıklarını koruyan özel okullar hariç, bu alanda da eğitimin kalitesi ortadan kalktı.
 
AKP’nin iktidara geldiği dönemde, 2003 yılında yüzde 2 olan özel okul oranı, bugün yüzde 25’e ulaştı. Teşviklerden ve eğitim sistemindeki sorunlardan dolayı özel okullardaki öğrenci sayısı sürekli artıyor. Kaymak tabaka dışında kalan geniş bir kesim çocuğunu özel okula göndermek için borçlanıyor ve bütün dünyasını çocuğunun okul ücretini tamamlama üzerine kurguluyor.
 
MEB İdari Faaliyet Raporu’na göre, 2012’de 613 bin öğrenci özel okullarda eğitimine devam ederken, bu sayı 2019-2020 eğitim öğretim döneminde 1.5 milyon sınırını aşmıştır.
 “İktidar ve özelde MEB açıkça kamusal eğitimi yok etmeye devam etmektedir. Yoksul aile çocukları ya örgün eğitim dışına çıkarılmakta, ya da meslek liseleri ve mesleki eğitim kurumlarında okumaya sınav sistemi değişiklikleri ile mecbur bırakılmakta, sermaye için ucuz iş gücü olarak görülmektedir. Hükümet ve özelde MEB açıkça suç işlemektedir” diyen Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’ın açıklaması son derece önemli olsa da, dikkate almak bir yana sanki inadına özelleştirme teşvik edilmeye devam etmektedir.
18 milyon öğrencinin ve 1 milyon eğitim emekçisinin olduğu ülkemizde, ekonomik kriz artarken yapılması gereken açıktır. Eğitimde düşen kaliteyi ortadan kaldırmak için özelleştirmeye son vermek, kamu olanaklarını dine ve silahlanmaya harcamak yerine, laik ve bilimsel eğitime sunmalıdır!
Devlet eğitimde, özelleştirme yerine kamuculuğu ve liyakatı yeniden öne çıkartırsa, eğitimin daha da niteliksiz hale getirilmesinin, dini cemaat ve vakıfların giderek artan etkisinin, cinsiyetçi ve ayrımcı uygulamaların, alt yapısız okulların, istismar ve şiddetin artmasının, eğitim emekçilerinin bütün Avrupa’dan en düşük koşullarından kurtulmasının,  çalışma koşullarının, özel okullarda köle gibi çalışan sözleşmeli öğretmenliğin yaygınlaşmasının önüne geçilir…
 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.