DEVLET ve EĞİTİMDE Kİ ÇÖKÜȘ

Türkiye eğitimde otuz yıl geriye gitti. Pandemiden daha büyük yıkım, eğitimin sistemden uzaklaştırılması ve siyasallasan eğitimin kontrolden çıkması ile olmuştur. 
Pandemi de eğitimin yüz yüze yapılmasından uzaklaştırılması, yeterli bilgi ve tedbirlerin olusturulmamasından kaynaklı ve sonuçta bir buçuk yıl yiten, tükenen eğitimin arkasından seksen milyon nüfuslu Türkiye de kimsenin ses çıkarmaması, sonucu kabullenmesi, Türkiye'de eğitimin yozlașmasina ve bugün çocukların okul ve eğitimden uzaklaşmasına kadar varmıștır!
Yüz yüze eğitimin yerine konmaya çalışılan ve başarısız olunan  uzaktan eğitim, aslında öğretmenin sōzde  dersini anlattığını, ailelerine ise çocuklarının eğitimini aldıklarını sanmaları dan başka şey değildir!Okullarda Pandemi sorunu ve tedbirleri konusunun  algılanması, problemin çözümünün aslı da  okullarda yüz yüze eğitimden geçeceği  gerçeği üzerinden yürüme kabiliyetinin kaybedilmesi bu sonu doğurmuştur! Bu süreçte Türkiye'nin okullarda sosyalleşme olunacağı gerçeğini, bu suretle sosyal yaşamda yerlerini alacak çocukların yetişmesi algısını  unutmamak tan geçer! Türkiye'de mutlu azınlığın böyle bir sorunu olmamasına karşın,  varsa orta sınıfın ve fakir aile  çocukları eğitimden kopmuş en az otuz yılın gerisine düşmüştür. Bir nesil yok olmuştur eğitimde. Ailelerde uzaktan eğitim yanlışlığını  kabullenmiş bir buçuk yıldır adeta durumdan sonuç çıkarmamış, kendi haline bırakmıştır. 
Konuya birazda başka açıdan baktığımızda, 
Devletler,  kendi iç dinamiklerine sahip çıktıkça yücelirler. Birlikte yaşamın kardeşliği ve gücünü kullandıkça düşmanlarını tedirgin ederler. Lokmayı kırıp hep birlikte paylaşmayı sevgiyle yuğurdukca, sindirdikçe dışa bağımlılıktan kurtulurlar. 
Hiç bir devletin içinde ki sömüren zümresi, sömürülen üzerinden mutlu olamamıştır.Yok oluşu ve çöküşü hep birlikte yaşamak zorunda kalmışlar ve tarih hiç bir zaman bu zulmü affetmemiştir. 
Memleketim bu bilinç ve anlayışla; Cumhuriyetin temel ilkeleri üzerinde ve insan sevgisiyle olgunlaşmış, geleceğin sürecinede TC devleti diye yazmıştır.
Hiç bir rejim ve mantık Cumhuriyetin değerleriyle, milli iradenin tercihiyle yükselen ulusun üzerine, iki dudağının arasından çıkan bir anlayışın tercihiyle oluşan , adı ve şeklinin ne olduğu belli olmayan bir devletin geleceğinin ne olacağı, bekasını nasıl koruyacağı belli olmayan bir süreçten geçeceği günleri yaşayacağı, tarihin sayfalarına kazınmıstır. Böyle bir düzenin peşinden aklı öne alan bir toplum asla  koşmayacak ve primde vermeyecektir. Sonuç öze dönen devlet, bir, iri ve diri olan bir millet ulus ve ülkü yapısını koruyacak. Bekasını yüceltecektir.
Önemli olan ben anlayışından medet ummadan, biz anlayışını kutsal kılmaktır. Bu söylemlerden yola çıkarak, 

Türkiye çok ciddi bir eğitim sorunu yaşanmaktadır. Onlarca kez denenerek yerine yerleştirilmeyi amaçlayan eğitim, din ve inanç eksenli bir döngünün etrafında, çağdaşlaşma yarışının gerisinde kalarak, neredeyse ümmet toplumunun bir parçası haline gelmişken, çok olumlu karşılanan bir demokrasi seferberliği ve bekçiliği sürecine girerek, sürecin eğitim için aydınlık sinyallerinin haberini veriyor olmasını umutla karşılıyoruz. Demokrasi, çağdaşlaşma yarışından kopmayan bir eğitim sisteminin, kendini bulan ve bilen bireyleri yetiştiren bir sistemden oluşmuş toplum yapısıyla yükselir ve sivilleşir.
Demokrasi işleyiş şekli ile ölçümlenir. Kavram ve kurumlarıyla yönetim olur. Asla kendini bilemeyen toplumların ve bireylerin omuzlayacağı bir sistem değildir. Türkiye geldiği noktada bu haliyle demokrasiye bir hayli uzak ve hazırlıksız bir durumda yakalandı. Var olan değerler sayfanın arka yüzünde öylesine yıpratılıp, erozyona uğratıldı ki, yeni sayfada demokrasiye rastlanacak çok az şey kaldı kavram ve kurumlarda. Bir tek ayakta kalan şey, demokrasiye alışmış toplum ruhudur.Oda bugün meydanlarda demokrasi nöbetin dedir.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.