DENGE

Kendimce insanların doğasına baktığım zaman çok hassas dengeler üzerine kurulmuş varlıklar görüyorum. Bu çılgınlık içinde kayboluyorum bazen. Soruyorum kendime ara sıra, hiç düşünme üzerine eğitim aldık mı diye? Çünkü zihnin bilgiye hissettiği açlığı öğrendiğimiz şeyler üzerine düşünmeyi devreye sokarak, bir nebze olsun terbiye edebiliriz kendimizi. İnsanlar görüyorum, o kadar güven sorunu yaşıyorlar ki, başkalarının cevapları bazen kendi düşüncelerinde aramalarına asla tahammül gösteremiyorlar. Hayır, her zaman cevapları kendi kafamızda bulamayacağız maalesef, ama neden denemek bu kadar korkutucu olsun? İnsanın kendi zihninin derinliklerini unutması ve etrafına karşı zamanla uyuşmasına zıt olarak düşüncelerini özgürleştirmesi ve bu dingilik içinde sakinleşmesi, dinlenmesi, ve doğal bir sonuç olarak ta mutlu olması lazım değil mi ? Ne zaman bir konu hakkında aşırıya kaçsak, diğer taraflardan kaybediyoruz. Az bilginin olduğu yerde insanlığımızı kaybederken, çok bilgi olunca da benzer problemler peşimizi bırakmıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, bir şeyler yapmak için irade göstermenin yanında, onu dengeli yapmak için de ayrı bir irade göstermek gerekiyor. Ataletin sorun olması kadar, maymun iştahlı olmakta ayrı bir sorun. Bu diyeceklerimi kendi terazinizde ölçmeniz lazım. Mantıklı geliyorsa, burada söylediklerimi günlük sıradan bir okuma gibi okuyup zihninizin tozlu raflarına kaldırmak çok faydalı olmayabilir. Kendi tecrübelerimden anlatacağım ve kim bilir belki bir yerlerde başkaları da aynı düşünceleri taşıyor ama bunları formulize etmek istiyordur diye. İnsan yeni şeyler öğrenmez ise başına neler geleceğini az buçuk kestirebilir. Bilginin güç olduğuna dair söylenen sözlerin haddi hesabı yok. Ama insan sadece tembel kalmaktan ızdırap çeken bir varlık değil. Bazen de çok öğrenme aşkı onu yıpratabiliyor. Burada bilgiyi sadece fenni ilimler okumak ve mesleki yazılar şeklinde anlamayın. Aynı zamanda, sosyal medyada paylaşılan güncellemeler, blog yazıları, videolar, hatta diziler bile bu bilgi akışının içinde yer alıyor. Devamlı bir şeyler okumak, görmek, izlemek, dinlemek ile zihnimizi geçmek bilmeyen zamanın sıkıcılığından kurtarmak istiyoruz bazen. Dünya da neler olup bitiyor, bugün ne gibi espriler var, neler paylaşılmış, takip ettiğim insanlar neler söylemişler, hangi yazılım videosu yüklenmiş gibi farkında olmadan duyulan merak bize ne kadar yardımcı oluyor? Bu uyuşturucu etkisi yapan öğrenme ve merak duygumuzun geçici tatmin yaşatan hazzı içindeyken bizler; etrafımızda insanlar, nesneler, düşünceler, duygular, ve kainat değişmeye devam ediyor. Farkında varmasak bile sabahları güneş doğuyor sessizce, ay geceleri yeniden parlıyor, yıldızlar parıl parıl gece lambaları gibi yanıyor, bulutlar toplanıyor ve yağmur damla damla ıslatıyor doğayı, ama bizler alışageldiğimiz bu değişimin içinde kendimizi renkli ekranların zamanla bizleri karanlığa hapsetmesine izin veriyoruz. Hayır, teknolojiye kızmıyorum. Bilakis, var olmasına çok minnettarım. Üzüldüğüm kısım, bazen sahip olduklarımızı kötü kullanmaktan dolayı, ekranlardan başka şeyleri görmüyor ve etrafımızda yaşanılan değişimi unutuyor olmamız.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.