BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK EDEN AKP, TOPLUMUN DOĞRU HABER ALMA HAKKINI ENGELLİYOR

Demokratik rejimlerde, ‘ Güçlerin  Ayrılığı Prensibi’ gereği, devletin üç temel  organı olan Yasama-Yürütme-Yargı güçlerinin yanında, Basın- Medya,  dördüncü güç olarak kabul edilir. Demokratik ülkelerde, basın kuruluşları, özgürdür, sansür edilemez,.Basına, iktidarın emriyle , ekonomik, siyasal ve yargısal baskılar uygulanamaz. Gazeteler kapatılamaz, toplatılamaz. Gazeteciler  bağımsız ve tarafsız  haberler yaptıkları için tutuklanmaz, hapishanelere  doldurulmaz. Anayasal güvencelere sahiptir. Anayasalar, iktidarın  niyetinden bağımsız olarak uygulanır.. Çünkü, bir ülkede basın-medya, ne kadar,özgür ve bağımsız ise, o kadar doğru ve gerçek haberleri yazar, yapar. Toplum da, o kadar doğru haber alma hakkından  yararlanmış olur. Demokratik toplum olmanın temel  koşulu, başta yargı ve medya olmak üzere, toplumsal özgürlüklerin, var olması ve  kurumsal olarak uygulanmasıdır.

Demokratik olmayan rejimlerde -hangi adla anılırlarsa alınsınlar- güçler ayrılığı olmadığı için, devletin,  yargı, yasama ve yürütme güçlerinin tamamı, bir sınıfın, bir zümrenin, yada, tek kişinin  emrinde olduğu için, bu rejimler  gerçekte demokrat değil, diktatörlüklerdir. Şeklen bir anayasanın olması, durumu değiştirmez. Nitekim, 16 Ağustos 1789 tarihli  Fransız İnsan ve  Yurttaş Hakları  Bildirgesinin ünlü 16. Maddesi şöyle der :’Erkler ayrılığının  bulunmadığı toplumlarda Anayasa yoktur. Diktatörlük vardır’ Buralarda  basın-medya özgür olmadığı için, toplum doğru bilgilendirilmez. Halk, İktidarın emirlerine  boyun  eğen sürüler olarak görülür. Diktatörlükler, toplumu  dildikleri gibi yönlendirmeleri için, mutlaka  basını-medyayı kontrole alırlar. Toplumu zihniyetleri doğrultuda  yönlendirmek isterler. Alman faşizminin, temsilcisi  A.Hitlerin  propaganda  bakanı J. Göbbels ‘Bana vicdansız medya verin, size  cahil bir halk vereyim. Gazeteciler,bir piyanonun tuşları gibi olmalı, biz, hangi tuşa basarsak istediğimiz o ses çıkmalı’ diyordu. Bu düzen öyle kurulmuştu ki, Müttefikler Berlin’e girdiklerinde bile, Alman halkı, savaşı kendilerinin kazandığını sanıyorlardı. Çünkü, Hitler  Faşizminin  emrindeki  gazeteler öyle yazıyorlardı.

Türkiye’de, Anayasa’da, kuvvetler ayrılığı yazmasına rağmen,  fiilen,kuvvetlerin birliği-tek kişi- var. Basın hürdür, sansür edilemez yazmasına rağmen, gerçekte, basın  hür değil, sansür altında. Çünkü AKP-Saray iktidarı, resmen  anayasayı ve  anayasal hak  ve özgürlükleri askıya aldı. Kendi diktatörlüğünü kurdu. Yasama-yürütme ve yargı, kurumsal olarak, sadece saraya,  tek adama  bağlı. Yargıda, Hukukun egemenliği yok, AKP başkanının egemenliği var. iktidara  ve  yandaşlara  ayrı, muhaliflere ise ayrı yargılama oluyor. Görsel ve  yazılı medya,TV , aynı Göbbels’ın dediği piyano tuşları gibi, sadece sarayın dediğini yazıyor. Bütün yandaş basın, aynı başlıklarla ve  aynı yalanlarla çıkıyor. Topluma, yalan yanlış bilgi veriyorlar. Çok ayrıntıya girmeden  son günlerdeki, yangın, sel ve sığınmacı göçlerle ilgili yandaş basının durumuna bakmak, bile, basının özgür olmadığını, emirle yazıp çizdiğini, muhalif basına nasıl baskı ve ceza uygulandığını görürüz.  Yeşil vatan  ormanlarımızın, günlerce  yanmasını, beceriksiz ve kasıtlı olarak seyreden  AKP iktidarı, kurumsal çöküşünü gizlemek için, yangın haberi yapan, basını ve  medyayı  cezalandırdı. Yandaş  basın, yangınla ilgili tek doğru haber yapmadı. Aynı durum, sel ve göçmen olaylarında da yaşandı. AKP başkanı, finansı iyi yönetiyoruz yine  göç alacağız diyor, Bütün yandaşlar, emir üzerine,  büyük devletiz almalıyız diyorlar. Muhalefete ahlaksızca  saldırıyorlar. Saray - ABD işbirliği ortaya çıkıp rezil olununca, bu defa AKP başkanı,  göç dalgası  var alamayız diyor. Yandaşlar hep bir ağızdan,  sığınmacıların toplama kampı değiliz, almayalım diyorlar. Saray, Afganistan’da kalacağız diyor, Yaşa Varol, Türkiye’nin  güvenliği Afganistan’dır, beka sorunudur diyorlar. İki gün sonra  AKP başkanı, çekiliyoruz diyor,  aynı gruh, çok doğru karar, çekilmeliyiz diyor. Güvenlik ve beka  palavrası unutuluyor. Bunların hepsi 10 gün içinde ve aynı yandaş gruh tarafından yapılıyor. Emir  böyle geliyor,emir kulları yazıyor.

Bütün diktatörler, diktatörlükler, toplumun gerçekleri öğrenmesini engellemek için, başta basın özgürlülüğü olmak üzere, her türlü hak ve özgürlükleri, baskı ve zorbalıkla yok etmek isterler.Tarih gösteriyor ki, ne yaparlarsa yapsınlar, zorbalar  kaybediyor, tarihin çöplüğüne  atılıyor. Halklar ve  özgürlükler  kazanıyor. Türkiye’de de  böyle olacak ve kazanacağız.  Tarihsel gelişmeleri geri  çeviremezsiniz. Kim olursanız olun. Gücünü, gerçeklerden alan  bir fikre karşı savaşamazsınız. Savaştığınızı sanıyorsunuz. Bilin ki kazanamayacaksınız. Dün  kaybettiniz. Bu gün de kaybedeceksiniz 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.