AYDIN’DA JEOTURİZİM MUTLAK TURİZME KAZANDIRILMALIDIR

Bu konuda öncü olmak için kolları Yörükefe gazetesi olarak sıvadık! Madem Aydın’dayız bu değerlerin Turizme kazandırılması için işin bir tarafından tutmak gerekiyor diye vazife edindik!

Valiliğe çağrıda bulunduk manşetten! İl ve 17 ilçe koca bir bölge. Jeolojik yapı çok güçlü. Jeoturizim büyük bir potansiyeli olan yeni bir eko turizm ürünüdür ve diğer ”yüksek değerli” turizm alanlarına uygulanan kurallar bu alan içinde geçerlidir.

Buradan yola çıkılarak şunu tekrarlamak istiyorum!
Valilik öncülüğünde devletin konaklama ve tesis kapasitesini artırıcı kararlar ile bu bölgede ki yatırıma açık yerlere KONAKLAMA TESİSLERİ yapılması için yatırımcıya alan yaratılması gerekir.

Afrodisias’ı gezen yüzbinler bu muhteşem kültürel değerleri hayranlıkla izlerken akıllarına bu mimari yapıların taşları nereden geldi diye bir soru gelmez. Oysa Geyre’nin birkaç yüz metre ilerisinde bu taşların ve sütunların bulunduğu birçok antik ocak var.

Eko Turizm, doğal alanlara odaklanan, sürdürülebilir ekolojik turizmdir. Bunun amacı çevre ve kültürel farkındalığı desteklemek, bu konudaki  olanakların kıymetini bilmek ve korumaktır! Jeoturizmin jeolojik bir eklenti içeren halidir. Turizm her zaman ziyaret edilen yere çevresel fayda ile birlikte bu zenginliklere ziyaretçilerin empati duymasını da sağlar, böylece operatöre de daha fazla müşteri memnuniyeti yansır. Jeoçeşitlilik ve Jeoturizm: Yeryuvarını oluşturan tüm jeolojik öğeler ile bu öğeler üzerinde meydan gelmiş olan her türlü yerbilimsel olayları ve oluşumları  jeoçeşitlilik olarak tanımlıyoruz. Dünya'nın herhangi bir noktasında bulunan Mineraller, kayaçlar, çökeller, fosiller, toprak ve su Jeoçeşitlilik kapsamında kabul ediliyor.  Bu jeolojik malzemelerin içinde veya civarında gelişmiş olan kıvrımlar, faylar, yer şekilleri ve diğer morfolojik unsurlar da jeoçeşitlilik kavramının içinde yer alıyor. Biraz dikkatli baktığımızda jeoçeşitliliğin yaşamımızın her alanında olduğunu görebiliriz.  Belki fark etmiyoruz ama Jeoçeşitlilik, kullandığımız bilgisayarlardan taktığımız takılara, gezdiğimiz turistik yerlerden içtiğimiz içeceklerin kutularına kadar her yerde yanı başımızda. Unesco’nun bu kararından sonra son on yılın en hızlı gelişen turizm türü olan Jeoturizm etkinlikleri daha hızlanacak. Yeryuvarı üzerinde bulunan ve bize geçmişimizi anlatan jeolojik/jeomorfolojik oluşumların korunması ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli geliştirilmesi amacıyla Unesco tarafından 6 Ekim günü Dünya Jeoçeşitlilik günü olarak ilan edildi.

Jeolojik öğeleri koruyan ama onların yüzlerce yıl bulundukları bölgeye katkıda bulunmalarını sağlayacak  "sürdürülebilir kalkınma" modellerinden biri de Jeoturizm’dir

Yaklaşık 4,6 milyar yıl yaşındaki yeryuvarını olşturan kayaçlar tıpkı kültürel değerler gibi  başlarından geçen her öyküyü kaydederek, günümüze kadar ulaşmasını  sağlamış.  Bu kayıtlar bazen çok değerli bilimsel veriler, bazen de olağanüstü görüntüler olarak çıkar karşımıza. Çok iyi bildiğimiz gibi bu kayıtlar bazen bir tortul kayacın,  bazen de  magmadan gelen bir mineralin bünyesinde saklı olabiliyor. Bu kayıtları okuyarak yeryuvarının geçmişi hakkında çok önemli bilgiler elde etme şansı, jeologları özel bir kategoriye sokmakla birlikte, son yıllardaki gelişmeler  jeologları taşların içindeki bu sırları yerbilimci olmayan insanlara anlatmakla ilgili bir yükümlülüğün altına da sokmaktadır.  Örneğin fosiller  yaşadıkları dönemlere ait her türlü bilgiyi günümüze aktarırlar. Kayacın oluştuğu dönemin iklimi, yaşı,  o dönemdeki biyolojik çeşitlilik, çeşitli tektonik olayların anlaşılması fosillerin katkılarından sadece bir kaçı. Deniz tabanı yayılması sırasında oluşan yastık lavlar ise bir zamanlar o bölgenin okyanus diplerinde meydana gelen bir açılma olayının etkisinde kaldığının en ilginç kanıtlarından biri. Yine Toroslar’da,  Himalayalar’da ve diğer yüksek dağlardaki kayaçların içinde deniz canlılarının fosillerinin görülmesi, bize bir zamanlar buraların denizlerle kaplı olduğunun en büyük delilleri. Ya da kıvrılmış kayaç katmanları bir zamanlar bölgede bir sıkışma yaşandığının en güzel kanıtları. Bu kanıtlar bize yüzlerce milyon yıl öncesinin dünyası hakkında kapsamlı bilgiler verebiliyor. 

Ziyaretçiler Kapadokya’da gezerken bu olağanüstü görüntülerin nasıl ve hangi koşullarda oluştuğunu, Pamukkale’nin beyaz travertenlerinin neden sadece bu alanda olduğunu, Anadolu’da  yol boyunca  bol miktarda rastladıkları  rengarenk kayaların neden bu renklerle bezendiğini, dal sanarak ellerine aldıkları bir ağaç fosilinin nasıl olup da taş haline geldiğini veya 2000 metre rakımda bulunan kayaların içinde neden deniz hayvanlarının fosillerinin bulunduğunu merak etmeye başladılar. Üstteki satırları okuyan bir yerbilimci haklı olarak “ ne var bunda. Bunlar hepimizi bildiği şeyler”diyebilir.  İşte öykü de tam burada başlıyor.  Bu aynı zamanda bir tehlkeyi de barındırıyor. Bir yerbilimci için son derece sıradan olan bir oluşum, konuya yabancı biri için son derece ilginç olabilir. Bu ilginçlik ancak konuyu anlatacak yerbilimci anlaşılabilir bir dille anlatılırsa değer kazanıyor.

 Bu tanımlardan sonra Jeopark kavramını biraz daha irdeleyerek Aydın ilinin  jeopark veya Jeoturizm potansiyeli üzerinde durmakta fayda var.

Aydın İlinin Jeoturizm Potansiyeli

Aydın’ın Jeoturizm potansiyeli henüz detaylı olarak çalışılmamıştır. Ancak Menderes Masifi, Büyük Menderes grabeni,  güncel, tektonizma izleri, antik taş ocakları, birçoğu Jeoloji ile ilişkili olağanüstü anti kentler, Bafa ve Azap gölleri, başta Karacasu Sırtlanini mağarası olmak üzere karstik mağaralar, mineralleşmeler, Koçarlı dumanlı kuvarsı ve aşınma şekilleri ilin Jeoturizm öğelerinden sadece birkaçı. Yapılacak bir projeyle Aydın ilinde turizmi tüm yıla yaymak mümkün olabilir. Aydın ilinin jeo çeşitliliğe, Jeoturizm özellikleri ve Jeopark potansiyelini daha detaylı gazete Yörükefede yayında okuyacaksınız.

Jeopark:

Sadece Jeoçeşitliliği değil diğer doğal ve kültürel miras değerlerini de barındıran, müzesi ve yönetim merkezi bulunan, büyük ölçekli alanlara Jeopark adı verilir. Bir Jeopark alanı, başta jeolojik miras niteliğindeki öğeler olmak üzere tüm doğal ve kültürel mirasın korunmaya alındığı, toplumu bilinçlendirmek için doğa eğitimlerinin verildiği, bu yapılırken de  sosyo-ekonomik kalkınmanın da amaçlandığı,  Jeorutizm’in büyük bir ağrılık kazandığı  bir kültürel  düzenlemedir. Jeoparklar jeolojik öneme sahip oluşumların dışında, bölgedeki arkeolojik, ekolojik, etnografik ve tarihsel ya da kültürel açıdan önemli yerleri de içermelidir. Bu değerlerin fazlalığı Jeoparkın zenginliği olarak kabul edilir.  Jeopark jeolojik ve kültürel mirasın doğa eğitimi yoluyla bilginin geniş kitlelere yayılmasını sağlar; geniş halk kitlelerini yerbilim ve çevre konularında eğitir, bölgenin sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunur ve jeolojik mirasın korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlar.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.