Ülkede beka sorunu, adil ve adalete dayalı bir yaşamın yarattığı vatanseverlerin bulunmasıyla asla olmayacaktır! Benim değil bizim anlayışından hızla, çıkarcı, yandaş ve düzen oyuncularının sahne aldığı ülkemizde; demokrasi elimizin içinden hızla kayıp gitmekte, milli irade savunucularının savurgan siyasi kahramanlıklarının aleti olmuş bir Adalet ayniyatının gözler önünde yarattığı güvensizlik olgusu yurdu bir virüs gibi sarmıştır!
Osmanlının son zamanlarını emperyalist ülkelerinin elinde kukla durumuna düşmesine göz yumamayanlar, küllerinden yeniden bir bağımsız ve Cumhuriyet ile taçlandırılmış bir Türkiye Cumhuriyeti doğmuşsa; bu EMANETİ GELECEK NESİLLERE TESLİM ETMENİN BİR DAHİHANE düşüncenin sahibi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarından aşka kimler olabilirdi! Osmanlının borçlarını ödeme sorumluluğunu taşıyan Türkiye Cumhuriyeti bugün ikinci bir kurtuluş savaşının karanlık tünelinden geçtiğinin sıkıntılarını yaşarken, susmak, yazmamak, konuşmamak baskılarını sırtımızda bir kambur gibi taşımaktan usanan da bu millettir!
Açlığı, onuruyla yıllardır gelecek iyi olsun diye çeken bu gururlu millet; Vatanın bir karış toprağını faydasızlara teslim etmeyecek kadar cesur ve vatanseverdir! İşte bu nedendendir ki bu emanet edilecek nesil çocuklarımızdan başka kimler olabilirdi ki?
İçimiz buruk. Önümüz bulanık. Türklük kavramı bilerek sistematik bir şekilde asimile ediliyor! Bütün dünya Türkiye’de bu üzücü değişim ve çöküşleri titizlikle takip ediyor. Türki Cumhuriyetleri dâhil, bu endişeyi Türkiye adına yaşıyor. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir kavramının yerinde yeller esiyor. Gençler geleceği okuyamıyor, güven duygularını ve gelecek umutlarını yitirmiş. Çocukların hangi müfredatta göre yetiştirileceği, eğitileceği yolu, Cumhuriyetin ilkelerinden saptırılmış, Türk İslam sentezine kurgulanmış bir eğitim anlayışıyla HİLAFETİ GERİ GETİRMEK İÇİN yola çıkmış hevesliler prova üstüne prova yapıyorlar.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisanları çocuklara verirken, TC. Devletinin beka sorunu olmasın diye o tarihte bugünleri okurcasına dâhiyane yapısıyla önder ve lider bilginliğiyle dünyaya bir ilki yaşatmıştı! Muasır bir medeniyetin önde ulusunun bayrağını taşıyan bir kuşağı oluşturmak için yüz yıla yakın bir tarih öncesi emaneti verdiği çocukların bugün hangi ellerde, hangi Avrupa kapılarında kendilerine gelecek aradıklarını görse; nerede hata yaptığını değil, neden köy enstitülerinin kapatıldığını mutlak öncelikli olarak sorgulayacaktır!
Sağlıklı vücut, sağlıklı kafa ve sağlıklı zekâ yapısının tarifini ekonomide aramak artık gelinen noktada en derin sebeplerdendir! Büyük bir nüfusun çocukları yeterince beslenemiyor, neredeyse günü çorbayla geçiriyor! Yaşlarıyla vücut yapıları arasında uçurumlar oluşuyor! Bu çocuklarda geleceğin aydınları ve üstün zekâlıları beklemek neredeyse hayal oldu! Çocuk yaşta ağır işçilik yapıp evlerine ekonomik destek koymak adına, okulun kapı renklerini unuttular! Küçük yaşta okumaktan ve ideallerinden başka bir noktaya kilitlenmemeleri beklene çocuklar, okuma ve yazmada sınıfta kalır bir cahil kuşak oluşturmaya başladı! İmkânsızlıklar içinden sıyrılıp okumayı başaranlar, aç kalma uğruna çocuklarını okutan aileler sonuçta çocuklarını cemaatlere kaptırıyorlar! Genç kuşak devletin kendisinin geleceğine güvence ve umut olacağı inancıyla, başladıkları hayata katılma yarışında, ekonominin acımasız kıskancında, istemeye, istemeye, umutsuzluk içerisinde, gittikleri elin yabancı ülkelerinde başarıdan başarıya koşuyorlar!
Devletin çocuklarımızın ufkunu; öncelikle doğru eğitim, vatan sevgisi, refah düzeyi yeterli bir aile yapısı, okullarında müfredat üstünlüğü ilkelerinin devlet güvencesinde sağlamasıdır! Kimseye yar olmayan hayat, çocuklarımızın gelecek güvencesinde, vatan sevgisi ve devlet bekasının garantisi altında olduğu bir yaşamla devri daim olacaktır!
Karınlarının nasıl doyduğu, neden okula gidemediği, çocukların cemaatlerin eline nasıl düştüklerinin tamamının devletin korumacılığı ve güvenirliği altında yaşayacak ve geleceğe nesil olarak, ilim ve irfanda büyük işler yapabilecek bir kuşağa Cumhuriyeti, 23 Nisan’ları emanet etme umuduyla, çocuklarımıza daha nice 23 Nisanlar diliyorum!