21 Ocak 2025'te Kartalkaya'daki Grand Kartal otelde 78 kişinin hayatını kaybettiği yangının davası, 3 gün önce Bolu'da başladı.
Asıl suçluların değil de onların vekillerinin ya da 3.cü halkada suçlu olanların yargılandığı mahkemede, acılı aileler yeni bir dramla karşı karşıya kaldılar.
Çünkü başta Kültür ve Turizm Bakanı olmak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Adalet ve içişleri bakanlıklarının da bu davada yargılanmasını bekliyorlardı…
Bakanların suçlanmasını bir kenara bırakın, görevlerini kötü kullanan ve ölümlere neden olan sorumlu yetkililere dahi bakanlar yargılama izni vermediler...
Mahkeme, yurttaşların can ve malını korumayanları, AKP iktidarının kalkanlarıyla korunması ile sürece devam etti…
∗∗∗
Mağdur aileleri bu duruma şaşırmadıklarını beyan ettiler.
Bugünkü iktidarın milletin can ve malıyla ilgili olmadığını bildiklerini ancak, insana, yurttaşa hiç olmazsa biraz saygı gösterileceğini umduklarını yaşlı gözlerle anlattılar…
Devleti yönetenlerin, peşi sıra ortaya çıkan facialarda hep aynı tavrı takındıkları suçun failinin kendilerinin değil, hep başkalarında olduğu politikayı uyguladığı biliniyor…
Oysa Yanan Otelin kapısında, “Kültür ve Turizm Bakanlığının” sorumluğu ve güvencesinde bu otelin olduğuna dair bir tabela vardı…
∗∗∗
Yani, görevini yerine getirmediği ve otelin denetimini yeterince yapmadığı bilirkişi raporunda da belirtilen ilk suçlu Kültür ve Turizm Bakanı olmalıydı…
Nitekim Özel İdare yetkilisi açık açık tüm sorumluluğun bu bakanlıkta olduğunu mahkemede ifade etti…
Açıkça kamu görevlileri, ilgisizlik ve sorumsuzluk nedeniyle 36’sı çocuk, 78 kişiyi ölüme terk etmişler!
Mağdur aileler, Mevcut sanıkların yanı sıra soruşturma izni verilmeyen bakanlık yetkililerinin de yargılanması ve tüm sorumluların olabilecek en ağır cezayı alması için hukuki mücadele vereceklerini söylediler…
Bir talepleri daha var. Siyasetten umudunu kesmişler. O nedenle özellikle siyasilerin samimiyetsiz çıkışlarını istemiyorlar.
Haklılar; “Bu katliam, yönetimlerin insan hayatına şaşı bakmaları nedeniyle olduğu artık anlaşılmalı…
Başka facialarda olduğu gibi, yaşanan yangına, vahşi gerçeğe rağmen bu olayda da gerçek sorumlular bulunmadan unutturulacaktır…
∗∗∗
Tamda Kartalkaya katliamıyla meşgulken Türkiye, 7 Temmuz sabahı başka bir sorumsuzluk skandalıyla uyandı…
Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Harekât bölgesinde yer alan bir mağarada Askerlerin yürüttüğü, “arama-tarama faaliyeti” sırasında metan gazından etkilenerek yaşamını kaybeden 12 şehit haberi geldi!
Bu acı haber Türkiye’de yeni bir infialin habercisi oldu...
TSK ve Millî Savunma Bakanlığı,” Şehit Askerlerin” ölüm nedeni olarak girdikleri mağaradaki “metan gazından” etkilendiklerini açıklandı…
Akılları durduran haber, arkasından birçok soruyu getirdi!
6. Büyük askeri güç olmakla övünen iktidar, ekipmansız girilen bir mağarada 12 askerini kaybetmenin pişkinliğiyle kendi sorumluluğunu unutarak ve genç insanların ölümünü kanıksayan bir edayla “mağaradaki ölümleri” metan gazı nedeniyle olduğunu duyurmuştu!
Gaz maskesi neden takılmamıştı, yok muydu? Mağara araştırılmamış mıydı? Gaz ölçer ve benzeri ekipman olmadan nasıl 19 kişi bir mağaraya girmişti??? VB!
Sorular giderek çoğaltılabilir…
Ama acı sonuç yani, şehitlerin geri dönüşüne yarar sağlamaz!
Şimdi tekrar sormak lazım bu genç delikanlıların ölümünün SORUMLUSU kim?
∗∗∗
8 Temmuz 2018’de meydana gelen ve 25 kişinin yaşamını yitirdiği Çorlu tren kazasının 7.yıl dönümünde de aileler bu soruyu soruyor…
Bu facianın gerçek sorumluları kimdi??
Hatırlayacaksınız!
Çorlu tren kazası sonrası dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, tren kazasıyla ilgili dönemin CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in sorularına verdiği yazılı yanıtta, kaza ile ilgili olarak "şiddetli yağışın" temel sebep olduğunu söylemişti…
Yani bakana göre faciayı oluşturan “doğal afetti! “
Böylece sorun çözülmüştü. Öyle mi?
Oysa; Tren kazasında hayatını kaybeden 25 kişi arasında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel ile eşide bulunan Mısra Öz, "Yatırım eğer doğru yapılmazsa doğal afetten etkilenir.” Diyerek olayı bir "cinayet" olarak tanımlamıştı!
∗∗∗
Yukarıda saydığım 3 faciada kaybettiğimiz yurttaşımızın sayısı 115.
Sorumluları yok…
23 sene süren AKP iktidarında, doğal afet, sel, deprem, yangın, kadın ve işçi cinayeti, bombalı saldırı, çocuk emekçi ölümünde yaklaşık 92 bin yurttaşımızı kaybettik.
Tek bir sorumlusunu bulamadık!
Çünkü yaşadığımız “Ucube Rejimde” ülkeyi yönetenler sorumsuzluk zırhına sahiptiler!
Böyle bir sorumsuzlukla yönetilen ülkemiz sonunda ahlaki çöküntü içinde yaşar hale getirildi…
Ve! Değerlerini, Yaşam biçimini, engin kültürünü kaybetti...
Kurtuluşun çaresi var! Seçim. Yeni bir iktidar…

