23 YILLIK BİR ÖYKÜ

O gün doğan bir çocuk, bugünden  yarına nasıl bir yaşamı ailem için hazırlayabilirimin peşinde. Kimisi iş gücüyle , kimisi okuduğu okulun diplomasıyla yola çıkarak çareler arıyor. Ama içlerinde bir uhde var ki o da inanç dünyalarının bütünleştiği Cem evinin durumunu görmek için, her mezarlığın yanına geldiklerinde Kadınlar Plajına doğru giden yokuşun, solundaki tepeye bakarak ibadethanenin, Cem evlerinin ne zaman biteceği konusundaki sorularına cevap bekleyerek büyüdüler.
Bu öyküye giden süreçte birçok belediye başkanları, yöneticileri ve kanaat önderleri yer aldı. Hepsinin de emekleri, hizmetleri, katkıları ya da bu öykünün ve yolun bugüne kadar uzamasına neden olan hataların, çekişmelerin ve hatta siyasi sürtüşmelerinin sonucunu ve olumsuzluklarını Alevi toplumunun inanç merkezi olan Cem evi gördü. Ama inanarak hizmet edenlerin, gecesini gündüzüne katanların ve gerektiğinde sağlıklarını hiçe sayarak inşaat temelinin başında, yağmurun altında yapılacak işi heyecanla yaşayanlar da oldu. İçlerinde biri vardı ki bu yola verdiği hizmete ”hizmet ibadettir” anlayışına şapka çıkarılmayı hak eden ve her gün rahmet dileyip ışıklar içinde yatsın, devr-i daim olsun demeyi hak eden ”Cafer Kotan” asla unutulmayacaktır. Unutanlar ve dile getirmeyen diller lal olur tutulur! Bu süreçte Cafer Kotan bir türlü sırtından inmeyen kanseri dört kez yenen değerli insan; yağmur yağış demeden elinde serum şişeleriyle temel atma , beton dökme, kaba inşaat sürecinde gerekli her türlü yardımı tedarik etme çabasıyla inanç yoluna yapılacak Cem evini bitirmek için adına ibadet dediğimiz hizmetten her şeye ve her söze rağmen vazgeçmedi. Işıklar yoldaşı olsun. Maddi imkanlar yaratmak için katkı sağlayacak organizeleri, yardım sağlayacak kapıları çalmaktan kendini alıkoymadan, uzayan bu süreçte bir yandan da kanserle mücadelesi devam ediyordu. Cafer Kotan canımız; Vakıf Kuruluşu ve dernek kuruluş hazırlıklarını da ayrıca devam ettirirken hizmetin en iyisini en doğrusunu ve en düzeylisini yapmaya çalışıyordu. Tabi ki yol arkadaşlarını da saymak istersek onlarca yola gönül vermiş yol arkadaşlarıyla yola hizmet etmeyi emek vermeyi yıllarca sürdüren Cafer Kotan ile birlikte çalışma talebi üzerine 4. Bölge Başkanlığı gibi(Denizli-Tire-Selçuk) zor bir görevi hatır ve yola olan inancım adına şahsım 5 yıl sürdürdüm. Kendisine; bana göstermekten imtina etmediği kardeşliğine, ailesinin içinde gördüğü bir aile büyüğü anlayışına ve yola olan hizmetine saygım, sevgim ve hürmetim her zaman devam edecektir.
Süreç devam ederken Alevi toplumuna ait bir şeyleri yazmak adına; evde ev kadınlığı yapan ana bacılarımız ellerindeki ufak tefek birikimlerini, yaşlılarımızın ölüm için ayırdığı parayı, günlük çalışan canlarımız, emekçilerimizin eve götürecekleri ekmek parasından artan kısmı, katkı olsun diye bir an evvel ibadethaneyi ve kültürel dayanışmayı kavuşmak adına, Cem yapıp Allah’a olan ibadet borçlarını ifa etmek, kardeşlik ve barış duygusuyla, yaşamayı, dayanışmayı sağlamak ve insan sevgisini ulaşma adına çabalayıp durdu.
Hizmet yoluna nasıl girildiği, nasıl inanç yoluna ve hizmet kavramına başlandığı sürecini açarak, toplum ve kamuoyunu aydınlatmayı borç bilerek yazmayı görev bildim. Cafer Kotan bu yolculuğa belediye başkanlarıyla yola çıkacağını bilenlerdendi!
Sene 1984-1989 başkanlığına denk gelen bir öykü! 1984 yılı dönem başkanı Engin Berberoğlu ve katkılarını koyan o dönemin meclis üyesi Haydar Tanık ile birlikte Cem evinin yerini belediye meclisi ile birlikte tahsis ve kullanım  kararını çıkaran belediye başkanıdır. İnşaat sürecini başlatan belediye başkanıdır. Bu imkan sağlanmasına sağlanmıştı ama zorlu bir yoldu .Çünkü bu ülkede Cem evleri ibadethane olarak hala kabul edilmiyor. Ruhsat almak neredeyse imkansızdı. Bu imkansızı aşmak için ortak kullanım tahsis kararının çıkarılması gerekiyordu. Aslında ortak kullanım tahsis belgesi gelecekte bir çok engelleri birlikte getirmişti. Başlangıçta yerin bağımsız olarak tapusuyla birlikte Cem evi adına tahsis edilememesi, Alevi toplumunun 1500 yıldır önlerine konan, inançlarını yaşamayı zorlaştıran engellerle savaşmayı, direnmeyi gereken nedenlerden biri olmuştu. Bu zorluk ve engellerle boğuşmayı bilenlerdendi Cafer Kotan.
Cem evi oluşma öyküsünün sürecine dahil olan 2. Başkan Fuat Akdoğan katkıların büyüğünü koymayı inşaat yapım sürecini hızlandırmayı ve ruhsat alınma konusuna elinden geldiğini yapıyor ve destek veriyordu. Cem evi bir çok hizmeti bünyesinde toplayacak şekilde tasarlanmış bir proje, bugünle adlandırılmasıyla tarif edildiği gibi Türkiye’nin 3. Büyük Cem Evi olmayı hak etmiş namzet bir projedir.
Bildiğim bir şey var ki, Fuat Akdoğan başkanlığı sürecinde ruhsat alınmasının sağlanması, o dönem Cem evlerinin ibadet olma tanımı kabullenilmesi, Cem evinin bakım ve su giderlerinin belediyece karşılanması kabul edilmişti.
İnşaat yapma süreci hala devam ediyordu, Cem evi yapımı sürerken, inanç ve kültürel ritüeller eski yerinde faaliyetine devam ediyor, Yönetim Kurulu Başkanı Aslan Şahan( Rahmetle andığımız yola katkıları büyük olan Gazi Şahan’ın oğlu) ve yine Cafer Kotan önderliğinde bir çok gönül vermiş değerli yöneticilerle( ismini asla ihmal etmeyeceğimiz Hikmet Ceylan) devam ediyordu.
Yerel Seçimler yapılmış iktidara yeni gelen 3. Başkanın taahhütleri ve ismiyle karşı karşıya kalınmıştı artık. 3. ve yeni dönem başkanı Esat Altungün seçimlerden sonra Cem evi ziyaretinde bulunmuş, Cem evinin eski binasında kalabalık bir Alevi toplumuyla karşılanmıştı. Bende o ziyaret esnasında konuşanlara tanık oluyordum! Coşkulu bir söylemin sonunda ”Ben Cem evinin geri kalan tüm işlerini yapacağıma söz verdim! Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyen Altungün; Meclisten bu sözü yerine getiren kararları çıkarmıştı. Çıkartmıştı çıkarmasına ama; ortak kullanım tahsis protokoluna uygunluk yaratmak için Cem evinin belirli bir katında belediyenin gerekli faaliyetlerini sürdürmesi için gerektiği zamanda tahsis edilecek katların kullanım şartı ve ibaresi o dönemin başkan ve Yönetim Kurulu tarafından kabul görmemişti. Belki de yerin tamamen Cem evine tahsis edilmesi konusunda haklı bir tepkiydi. Ama bu tepki ortak kullanım tahsis belgesine uygun değildi. Bu anlamda Belediye Meclisi tarafından çıkarılan bütçenin kullanılmasına imkan vermiyordu. Uzunca bir sürenin neden olacağı faaliyetsiz bekleme ve irtifa kaybetme zaman açısından olumsuzluklara neden olmuştu. Sonrası kadermiş gibi arka arkaya olumsuz nedenlerle devamlılık kazanmıştı adeta. 1984 yılında yola çıkan inanç projesinin yaşadıkları içimizi acıtıyordu. Sırada başka bir başkanın dönemi başlamıştı. Yani 4. Başkan Özer Kayalı dönemiydi artık. Alevi toplumu hoşgörüyü, insan sevgisini, Hacı Bektaş-i Veli felsefesini; yüzyıllarca öylesine benimsemiş, inanmış ve taşımıştı ki; verdikleri ikrar gereği her zorun, sorunun ve engellerin karşısında hoşgörüye dayalı bakmayı yaşamın kendisi olarak kabul etmişlerdi.
Bir yandan Cem evi yönetimi, diğer yandan siyaset öylesine karışık ve yoğun bir sürece girmişti ki; genel seçimler, referandum, Cumhurbaşkanlığı seçimi ardı ardına her yanı sarmıştı.
İnançtan gelen bir düsturu korumaya çalışan Alevi toplumunun” İnanç merkezi olan Cem evleri ve yol adına inancı siyaset üstüdür” olması ve gösterdiği çaba o dönemin yani Özer Kayalı döneminin hizmetsiz olarak pas geçmesi, Cem evinin kendi haline terk edilmiş bir hal alması, Alevi toplumunu germiş ve çareler aranmaya başlamıştı. Bu çabalar; Cem evine yeni bir yönetim yeni belediye başkanı ve yeni bir başlangıç, yeni bir sayfa açmıştı. Bu yeni dönemin başkanı Ömer Günel, Alevi toplumunun içinde, bir çok dönemde toplumun yanında yer almış, sorunları ve inanç dünyasını çok iyi bilenlerdendir; emeği geçenlerdendir. Sıra onun döneminde ne zaman, ne yapacağı beklentisi heyecan yaratmıştı. Adeta neler olacağı süreci başlamıştı. Ömer Günel bu sürece cevap vermekte gecikmedi. Ardı ardına yaptığı bir çok projelerin içerisinde çok önemsediği çok yönlü kültürel ritüellerin ve inanç ritüelinin gerçekleşeceği Türkiye’nin 3. Büyük Kuşadası Cem evini Nisan ayında açma sözüyle noktayı koydu. Çağrıda bulunulan bir çok iş insanı ve Belediye Başkanı Ömer Günel şimdilerde neredeyse bitmiş durumda bu hizmet hareketinin içinde bulunan Cem evinin yeni yönetimi ve başkanı Erdal Kılınç çaba, destek, gayret ve uyum açısından takdire şayan bir duruş sergileyerek hizmet ibadettir anlayışını en iyi şekilde sergilemiş bulunmaktadırlar.
Cafer Kotan hakka yürümüştü. Keşke oğullarından Bülent ve Ali’nin Cem Evinin bitimi sürecindeki maddi ve Manevi destek ve çabalarını görebilseydi.
Siyasette bir  söz vardır ki tarih sayfalarına kazıyarak yazılmıştır” Büyük eserler liderlerin ellerinden ele geçerek vücut bulur” İşte Cem evi  binasının oluşumu da bu söylemdeki gerçeğin en güzel örneğini teşkil etmiştir. Tüm tıkanıklıkları ve sıkıntıları aşmak için Türkiye’nin 3. Büyük Cem Evi; Başkan Ömer Günel ile Meclisinin desteği, Alevi Toplumunun gönülden gelen destekleri, toplumun iş insanları ve yol insanlarıyla sonuca varmanın gururunu Alevi Toplumu yaşamaktadır.
Söylenecek tek şey var; Emeği geçen her noktaya, her kuruma, kişilere, ailelere, iş insanlarına ve sonuçta her şekilde övgüyü hak eden Ömer Günel’e Alevi Toplumunun önemli bir mesajını buradan benimle birlikte iletiyorum” EMEĞİNİZE NİYAZ OLSUN, NİYAZ ALLAH’A OLSUN”
Şimdi  Alevi toplumunun Cem eviyle ilgili Ömer Günel’den bir beklentisi vardır. Eldeki ortak kullanım tahsis belgesinin tam tahsis kullanımını Cem evine vermesi için ya da yarının iktidarında yerin tapusunu olmazları aşarak Alevi toplumuna teslim etmesidir.


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.