YAŞAM KALİTEMİZİ NASIL ARTTIRIRIZ ?

İnsanların gelişmeye yatkınlığının sebebi daha iyiyi arama güdüsüdür. Gelişmenin temeli, bu daha iyiyi arama dürtüsüdür.

Yaşam kalitesi tanımı ve ölçülmesi güç bir kavram. Çünkü birbirinden farklı birçok boyutu içeriyor ve zaman, mekân ve kişiye göre farklılık gösteriyor.

Kalite herhangi bir standardı yakalamanın ötesini içerir.

Boşuna "Sen ne yiyorsan osundur" dememişler... Ne yediğiniz ve nasıl pişirdiğiniz, yaşlanmayı durdurmada büyük önem taşıyor.

Yaşam kalitesini ölçmeye çalışan uluslararası kuruluşlar temel boyutları

(1) uzun ve sağlıklı ömür

(2) bilgi ve eğitim düzeyi

(3) kişi başına gelir düzeyi olarak belirliyorlar. Ancak, bir toplumdaki yaşam kalitesinden bahsedilirken sadece yaşam süresinin uzunluğu veya gelir düzeyinin yüksekliği değil, tüm bu boyutlardaki çeşitliliğin ve elde edilen düzeyin de ifade edilmesi gerekiyor. Üstelik, bir toplumdan bahsederken sadece en iyilerin ulaştıkları seviyeyi değil, aynı zamanda ortalama insanın ulaştığı seviyeyi ve en mahrum konumda olanların durumlarını da değerlendirmek gerekiyor.

Yaşam kalitesini belirleyen önemli boyutlardan birisi de adil bir ortamda yaşayabilmektir. Adalet, insanın en köklü ihtiyaçlarından biridir. Haksızlığa uğradığımız duygusuna bir kere kapıldık mı, yaşamımıza kalite katan hiçbir şey zevk vermez olur.

Geleneksel olarak insan hakları, hiç kimsenin cins, renk, ırk, dil, din, sosyal sınıf ya da politik inançlarından ötürü ayrımcılığa uğramaması temel ilkesine dayanır. Demokrasi de genel olarak oy verme hakkı, düşüncesini ifade etme özgürlüğü ve benzeri haklarla tanımlanır. Oysa artık insan hakları da demokrasi de bunların ötesine geçiyor. Artık esas olan, insanların geleceklerini biçimlendirmede söz sahibi olmasıdır, kendilerini ilgilendiren konularda karar alma süreçlerine katılabilmesidir. Modern çağın insan hakları ve demokrasi kavramları bu katılımcılık anlayışını da gerektiriyor.

Herkesin kalite anlayışı farklı. Herkesin yaşam deneyimi biricik. O memnunsa ne âlâ.

Sadece şöyle; ölüm yaşı değil, yaşam kalitesi önemli diyorlar.

‘’Fiziksel aktivitenin, özellikle de tempolu yürüyüşün antidepresan etkisinin olduğu bilinmektedir. Akşam yemek öncesi gün batmadan yapılacak 30–40 dakikalık tempolu yürüyüşün uykuya geçişi kolaylaştırdığı ve antidepresan etkisi olduğu unutulmamalıdır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.