KENDİME BİR AĞIT

Küçükken karanlıktan ölesiye korkardım, daha yeni yeni anlıyorum neden korktuğumu. Savunmasız, çırılçıplak durmak gibi bir şeydi benim için. Meğersem o karanlığı ben yaratıyormuşum, kendimin önündeki engel benmişim. Gözlerimi kapatıyormuşum! Hayat, kader falan değil karanlığın sebebi, benim. Otobüs yolculukları yapınca düşünecek çok şeyiniz oluyor, ben çocukluğumun kabusunu çözdüm mesela. Gözlerimi kapatmaz isem güzelleşecek bazı şeyler. Karanlık da aydınlık da benim içimde, umudumu kaybetmezsem…
 
Uyku halinin bir önemi kalmıyor haliyle. Uyku; günden, aydınlıktan, hatalardan, ve yine kendinden kaçmaktır. Mesele böyleyse ben uyanık kalmak istiyorum. Koşmak ama aynı zamanda yorulmamak. Bakmak ama bazı şeyleri görmemek. Fakat yara almayı istiyorum. Deli gibi zorlanmak istiyorum. Hiçbir zaman gülümsemeyi elden bırakmak istemiyorum. Ne çok şey istiyorum sahi. Şuncacık ömrüme sığdırmayı düşündüğüm şeyler… Gülecekler, reddedecekler. Fırtınalar kopacak, sular köpürecek; ben yine yaralarımla ayağa kalkacağım. Koltuk değneklerinden kurtulacağım, çünkü insan her şeyi öğrenmek durumunda kalıyor zamanla. Çocukken pes etmek nedir bilmezdik. Yürümekten umudunu kesip emeklemekten vazgeçememiş bir bebek düşünemiyorsak eğer, yarı yolda kalmak denilen şey var mıdır gerçekten?
Zaten olduğunuz yerde duruyorsanız suçlanacak tek kişi var biliyorsunuz, o da sizsiniz. Etraf zifiri karanlık, göremiyorum değil mesele; sıkı sıkıya kapadığınız gözlerinizi açmanın zamanıdır şimdi.
Toplum belli roller biçiyor hepimize bana sahte geliyor o rollere ayak uydurmak zorunda kalmak. 
Her şey belirli kalıplara göre yaşanmalı, şurada şöyle davranılmalı ki sevilmeye değer görül, burada bunu giy ki kabul edil; sakın ha kendinden bir şeyler katma!
Kendi tecrübeni edinmek yerine başkalarının tecrübelerine göre yaşa hata yapma. Boyun eğ ! 
Kendine kendi istediğin dünyayı yaratma olan dünya düzenine ayak uydur. Hatta
çoğu zaman kendimize ait odayı yaratmakta, bulmakta sıkıntı çekmemizin nedeni buna dair hiçbir cesaretimizin olmaması değil mi ? 
 
 Kendimizi rahat ve güvende hissettiğimizi sandığımız yerde içimizdeki ortaya çıkmak isteyen birtakım hisleri, kişileri susturuyoruz ve kendimizi kabul edilebilir hale getiriyoruz. Cümlelerimizi filtreliyoruz, gerçekten düşündüklerimizi söylemiyoruz karşımızdaki öfkelenip alınmasın diye; yapılan en büyük yanlışlardan biri de bu. Fazla düşünceli insanlar olup çıkıyoruz ikili ilişkilerde, taviz verip duruyoruz sesimizi çıkarmadan ayak uyduruyoruz. Oysa tepki vermeliyiz, ses çıkarmalıyız, ses çıkarmadığımız yerden eksileceğimizi bilerek konuşmak zorundayız.
 



Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.